Gözlerini şatafat bürümüşken, çöl ortasındaki sahte vahalarda, sözde cennet rüyaları görenler bir olamadılar- birlik olamadılar ve nihayetinde emperyalizmin kanlı tuzağında birer oyuncak olmaktan da kurtulamadılar...
Cehaletin, korkaklığın, geri kalmışlığın, uygar dünyadan uzak olmanın gafletinde yaşandı herşey...
Çünkü vizyonsuz yönetimlere karşın altın kaplamalı yaşamların ortasında, milletleri cefa çekerken, onlar uydurma krallıklarının gölgesinde, tarihsel geçmişlerine rağmen soylu ve direnen birer devlet yapamadılar ülkelerini...
Ve nihayetinde Orta Doğu'daki halkların bazıları kendi içlerindeki ihanetin de tuzağına düşerek, liderlerinin yok edilmesine göz yumdular ve millet-devlet olarak darmadağın olmaktan da kurtulamadılar.
Yukarıdaki satırların Kuzey Afrika'dan Orta Doğu bataklığına kadar uzanan bir kaotik coğrafyayı anlattığı ne kadar da açık değil mi?..