Dünya tarihi geçmiş yüzyıllarda da çok büyük felaketler yaşadı...
Büyük savaşlar, büyük depremler, toplumsal kargaşalar ve tabii ki milyonlarca insanın sağlığını vuran veba-kolera gibi salgın felaketleri insanlığı asırlar boyu kasıp kavurdu...
Bırakın telefonu- telgrafı, ya da fotoğraf makinesini, elektriğin bile icat edilmediği çağlarda, bilim ve teknolojinin esamesi bile okunmuyorken, insanlar doğal felaketlere, salgınlara karşı ne kadar savunmasızlardı değil mi?..
Düşünsenize; en sıradan savaşların, en basit olayların en küçük doğal sarsıntıların bile yüz binlerce insanın ölümüne yol açtığı eski çağlarda, en basit hastalıklar bile insanları genç yaşta toprağa götürürken, insanlık ve dünya ne kadar da aciz durumdaydı...
İşte tüm bu acziyeti ortadan kaldıran mekanizma bilim ve teknolojinin 20. yüzyıldan itibaren zirve yapan sınırsız gücünden beslendi...
Teknoloji büyüdü, tıp gelişti, ilaç teknolojisi devrim yaptı, aşıların bulunmasıyla salgın hastalıklar ortadan kalktı, sınırsız teknoloji hastalıklarla boğuşan insanları ayağa kaldırdı ve tüm dünyada, bir yandan insanlığın konforu artarken, bir yandan da yaşam süreleri uzadı...