"Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddî ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum...
Efendiler ve ey millet; iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, medeniyettir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir..."
Atatürk'ün 30 Ağustos 1925 günü Kastamonu'da yaptığı bu konuşma Türkiye Cumhuriyeti'nin, "muasır medeniyet" hedefine giden yolun haritasıdır...
Cumhuriyete, Atatürk'e, laikliğe kini bitmeyen karanlık odaklar işte 90 yıldır Atatürk'ün bu yaşamsal konuşmasıyla da mücadele ettiler...
Kubilay'ın başını kesen katiller işte Atatürk'ün bu sözüne isyan ederek harekete geçtiler...
1946'dan bu yana dinci siyaset yapmaya çalışanlar Atatürk'ün Kastamonu'da uygarlığa dikkat çeken bu konuşmasını tersine çevirmek için tarikat ve cemaatlerin önünü açtılar, şeyhleri- mollaları devlet katında ağırladılar...