Gördüğümüz tek fotoğrafında; boşluğa bakan gözlerinde yoksulluğun sarsıcı ve kahredici o hazin manzarası vardı sanki...
Kimsesizliğin bir hançeri andıran ıstırabı gibi uzaklara yapışıp kalmıştı yaşamın renklerine tanık olma fırsatı bulamayan o garip gözleri...
Ve kısa süre sonra; canlıyken az sayıda insanın tanık olduğu o sahipsiz ve de çok az şeye yoldaş olmuş kocaman gözleri de görmez, görünmez oldu!..
Çünkü minik bedeniyle, "yaşamının en ağır yükü"nün mahkumu olan babasının sırtında oyuna gitmiyordu artık...
Bir naylon çuvalın içinde, kısacık yaşamının son yolculuğuna çıkmıştı sis bulutları arasında!.. En acısı da kimseden habersiz, ne yazık ki sahipsiz, biçare ve her zamanki gibi yalnız mı yalnız...
Garip yaşamının son nefesini verdikten sonra, minik bedenine kar yığınlarının kefen olduğu kaç sabi vardır ki bu dünyada?..