Sokaklarda öğretmenleri görünce, korkudan kaldırım değiştirilen günler çok gerilerde kaldı...
"Bana bir harf öğretenin kölesi olurum" sözü en çok da o zamanlar kullanılırdı...
Öğretmenin "disiplin" altında sevgiyi, öğrencinin de "eğitim" altında saygıyı elden bırakmadığı yıllarda okullar sadece "öğretim" kurumları değildi... "Eğitim" en başta gelirdi...
Sınıflarda tırnak-mendil kontrolü yapılan, özellikle de "bit"lenme yüzünden uzun saçlara müdahale edilen disiplin süreçlerinde, okul müdürleri ve öğretmenler çocukları kötü alışkanlıklardan korumak için de çırpınırlardı...
Üç beş günde bir tüm sınıflarda "sigara araması" işte bu yüzden yapılırdı... Bilinirdi ki, sigara da, alkol ve kumar gibi tüm "kötülüklerin anası"ydı...
Sonra ne mi oldu?.. "Bir milleti dönüştürmek istersen eğitimden başla" sözünden yola çıkan sinsi ideolojiler, bağnazlıkla birlikte molla-medrese modelinin başıboşluğunu da zikrettiler eğitim sistemine...