Dünya kurulduğundan bu yana toplumları derinden sarsan olayların sonu hiç ama hiç değişmedi...
Bir yere ateş düşmeye görsün... İç savaş çıkmaya görsün kendi halinde yaşamaya çalışan coğrafyalarda...
Karmaşa, kaos, gerilim, çatışma ve nihayetinde önlenemeyen ve tam aksine kurcalandıkça-kışkırtıldıkça büyüyen çatışmalar, katliamlar...
Ve tabii ki yaşamın her anında artık sıradan hale getirilen bombalar, pusular, infazlar... Ölümler... Ölümler... Ve de ölümler!..
Velhasıl kan ve karanlık bir ülkeye çökünce artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz, kattiyen de olamaz, olamayacak!...
21 Mart 2003 gecesi, ABD savaş uçakları ve füzeleri Bağdat’ı bomba yağmuruna tuttuğunda Irak’ta belki 50 yıl sürecek bir çatışma ortamı da başlamış oldu...
Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ise 30 Aralık 2006 günü sabaha karşı idam edildi... Yurtdışında yaşamak zorunda kalan Iraklılar, Avrupa ülkelerinin bulvarlarında sevinç naraları atarken, Saddam yanlıları ise Irak ve çevresinde öfkeyle pusuya yattı...
Saddam’ın idam anındaki son dakikalarını videoya alan Ali El Massedi, yabancı bir ajansa yaptığı açıklamada, “Adalet, direniş ve direnişçiler hakkında birşeyler mırıldandı” diye konuşmuştu...