"Vefa İstanbul'da artık bir semt adıdır" derler ya, insanoğlunun duyarsızlığı, ilgisizliği ve zavallılığına dikkat çeken çok daha vahim tanımlamalar çıkacaktır ortaya...
Hele de ortada, siyasetin kangrenleşmiş ikiyüzlülüğü varsa, "vefa" denilen olgu insanların çok büyük bölümü için artık bir semt adı bile değil bu dünyada...
Önceki gün, yani 5 Ağustos 2020 günü, bu köşede kahredici bir vakanın yıl dönümü ile ilgili yürekleri sızlatan bir yazı vardı...
Türk basınında yalnızca Yeniçağ'ın yer verdiği o vaka, 5 Ağustos 1920'de, Nemrut Mustafa Paşa tarafından, yalancı şahitler, düzmece belgeler, uyduruk mahkemeler ve kumpaslarla şehit edilen Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey'in kahredici yaşam öyküsüne dikkat çekiyordu...
Urfa'da doğmuş biri olarak; Nusret Bey'e sadece vefa göstermek için değil, bir Milli Şehidi 100 yıl sonra anımsayarak- anımsatarak, ruhunu şad etmek için de kaleme alınmıştı o yazı...
O Nusret Bey ki, adı kaymakamlık yaptığı Bayburt'ta ve mutasarrıflık yaptığı Urfa'nın köylerinde, meydanlarında, okulları ve parklarında halen yaşıyordu...