AKP'nin medyayı kuşatma operasyonunda, Türkiye'nin sansür tarihine karanlık sayfalar eklense de, basındaki çarpıklığı görmek için gerilere gitmek gerekiyor...
"Basının amiral gemisi" gibi sıfatlarla yüceleştirilen gazetelerin iktidarlar kurduğu ve bunları aynı zamanda devirebildiği dönemler Türk basınının içinde bulunduğu "güç kavgası"nı ve tek sesliliği de ifade ediyordu...
Çok seslilik yerine medyanın 3-5 gazeteden ibaret olduğu dönemlerde, basının saygınlığını ayakta tutan tek gerekçe gazeteler ve gazetecilerin işlerini olabildiğince kirlenmeden yapmasıydı...
Tetikçilik yapan 3-5 kişi dışında gazetecilerin ve gazetelerin büyük bölümüne toplumda saygı ve güven vardı...
Cumhuriyeti dönüştürme ve hilafet özlemciliğinin at koşturmaya başladığı 1990 sonrasında, bir yandan medyaya giren kirli isimler, diğer taraftan da mürit- militan kadrolarını genişletmeye çalışan tarikat ve cemaatler gazete ve televizyonculuğun etkisini keşfettiler...
Basının sihirli gücüne sarılan molla-mürit zihniyetinin devlete darbe yapacak sürece gelmesinde de etkili olan gazetecilik, işte bir dönemin mahalli "Zaman" gazetesini bir medya imparatorluğuna da dönüştürmüştü...