Bu olay son yıllarda televizyon dizilerine ya da Yeşilçam filmlerine konu edilen sıradan bir "töre" hikayesi değil aslında...
Nereden bakarsanız bakın; hangi "meslek" üzerinden, hangi "yaş" aralığından ve insafın hangi merdiven basamağından bakarsanız bakın, tek anlamıyla utanç verici bir vahşet öyküsüdür bu...
Rezaletin iğrençlikle yarıştığı, gözyaşlarının çığlıklara karıştığı ve ne yazık ki çaresizliğin de "feodal baskı"ya boyun eğdirildiği bir korku ve zulüm hikayesidir bu!..
Son yıllarda, Türkiye'nin birçok ilçesinde, tüm vahameti ve çarpıklığıyla yaşanan rezaletlerin şimdilik deşifre edilmiş son halkasıdır belki de bu...
Tıpkı birçok Batı kentinde de görüldüğü gibi, ne yazık ki katı "töre" yasalarının halen geçerli olduğu Mardin'de, Adıyaman'da ya da başka kırsal alanlarda, artık isyanla ortaya saçılan "toplu tecavüz" rezaletlerinden bir yenisidir bu...
Bu iğrenç olay; aynı zamanda, çıkar uğruna "töre" denilen feodal yasalara sığınanların, bizzat töreye ihanet etmesinin en çok mide bulandırıcı işaretidir de...