"Her şerde bir hayır vardır" sözünü seven biri olsam da, herhangi biri, sıradan bir olayın sonucuyla ilgili "kader işte" diye yorum yapıyorsa, aklıma hemen o ünlü arabesk şarkının son sözleri de geliyor; "Kader diyemezsin, sen kendin ettin!.."
İşte Türkiye son yıllarda terör olaylarından sosyal yaşama, siyaset baskısından devlet yönetimine, gericilik-bölücülük çıkmazından laik rejimle ilgili sıkıntılara kadar çok vahim olaylar yaşarken bile, tartışmaların odağına ne yazık ki "kader" söylemi oturuveriyor...
Velhasıl "kadercilik" anlayışının toplumu neredeyse teslim aldığı, çok tuhaf ve çok şaşırtıcı bir dönemde yaşıyoruz...
Sosyal yaşamdan insan ilişkilerine, ekonomik gelişmelerden spor karşılaşmalarının sonuçlarına, üniversite sınavının gidişatından siyasetin hakimiyetine ve selden depreme kadar neredeyse her şey "kader"le ilişkilendiriliyor bu ülkede?..
Oysa yaşamın gidişatına teslim olurken; beklenmedik, şaşırtıcı, şok edici ve hayal kırıklığı yaşatan kahredici sonuçlar çoğu zaman üzüyor insanları... İşte o zaman da şu çok önemli soru öne çıkıyor;
"İnsanlar kadere sığınarak kendilerini mi rehabilite ediyor, hatalarını mı örtbas ediyor, yoksa başkalarının dayattıklarına mı teslim oluyor?.."