CHP, anayasa değişikliği teklifini engellemek için elinden geleni ardına koymuyor.
Bu bir muhalefet partisi adına anlaşılabilir bir durum.
Lakin bunu yaparken esas aldığı yöntem, demokratik siyasetin ahlakilik ilkesine aykırı…
Demokratik siyaset, yalan üzerinden sürdürülen bir siyaset değildir.
Demokratik siyasetin, bir ahlakı ve adabı vardır.
Bir: Karşınızdakini “düşman” olarak değil, “rakip” olarak göreceksiniz.
İki: Sandıktançıkan iradeye saygıgöstereceksiniz.
Üç: Rakibinizi yalanüzerinden vurmayacaksınız.
CHP ne mi yapıyor?
Bir: AK Parti’yi “düşman” olarak görüyor. Rejimi ortadan kaldırmaya çalışan bir “düşman”, yani “karşı-devrimci”…
İki: Sandıktançıkan iradeyi«çoğunluk herşey demek değildir» genel doğrusunun arkasına sığınarak anlamsızlaştırmayaçalışıyor. Dahası, çoğunluküzerinden milli iradeyi yerle yeksan ediyor.
Üç: Sürekli yalanüzerinden düşmanca ve tahripkârbir muhalefet icra ediyor.
***
Anayasa değişikliği tartışmalarında CHP’nin bu karakteristiği çok daha tehlikeli bir biçimde karşımıza çıkmaya başladı.
“Rejim” ve “laiklik” ekseninde AK Parti’ye yöneltilen eleştiriler “düşmanca bir siyaset”in yansımaları.
Kuşkusuz, bütün bunların hiçbirisinin doğru olmadığını söylemek bile gereksiz.
Hükümet sisteminde yapılacak bir değişikliği zoraki ve önyargılı ideolojik yorumlarla “rejim değişikliği” veya “laikliğin imhası” noktasına indirgemek, hakikaten CHP’yi demokratik siyaset açısından ziyadesiyle sorunlu bir alana itiyor.
***