DAEŞ terör örgütü Kobane’ye saldırdığında bizler ilkeli bir duruş sergiledik.
Hem inancımızın, hem de insanlığımızın gereğini yaptık.
Sınırlarımızı Kürt kardeşlerimize ardına kadar açtık.
Kobane’ye her türlü katkıyı sağladık.
Kobane düşmesin diye…
“Kürt katliamı” ihtimali belirdiğinde dünyayı ayağa kaldırdık. Cumhurbaşkanımızın uluslararası camiayı duyarlılığa ve yardıma çağırmak için kullandığı “Kobane düştü düşecek!” sözlerini bile ahlaksızca çarpıtıp nasıl bir Erdoğan/AK Parti düşmanlığına malum çevrenin çevirdiğine herkes tanık oldu. Biz insanlığımızı kuşanıp Kürt kardeşlerimizin yardımına koşarken o birileri Kobane üzerinden örgütsel/siyasal çıkarlar devşirme yoluna gittiler. Hatta Kobane’ye bahane ederek terör estirdiler. Gencecik evlatlarımızı alçakça ve hunharca katlettiler. Yasin Börü gibi…
Şimdi o çevreler Rus-Esed-İran üçlüsünün Türkmen kardeşlerimize karşı başlattığı katliam karşısında nasıl da sus pus duruyorlar! İlkesizliğin ve ahlaksızlığın bu kadarına pes doğrusu! “İnsan hakları” konusunda duyarlı olduğunu söyleyen o çevreler nereye gittiler? PKK/Sol örgütlerin arka bahçesi olarak çalışan sözümona insan hakları dernekleri Kobane için gösterdikleri “hassasiyet”in binde birini Türkmenler için göstermiyorlar. Bunlar mı insan hakları savunucuları? Bunlara mı sivil toplum örgütü diyeceğiz yani?