HDP seçim boyunca “Türkiyelileşme” iddiası öne çıkardı.
Oysa Kandil yüzünü çoktan İran’a döndürmüştü bile.
HDP “Türkiyelileşme” derken Kandil “İranîleşme” yolunda yeni bir rota çiziyordu.
HDP’nin “Türkiyelileşme” iddiası, sadece ve yalnızca oy devşirmeye yönelikti.
Çünkü bir proje olan Demirtaş’a bu iddia üzerinden siyaset yapması salık verilmişti.
Aslında proje olan HDP’nin kendisiydi.
Demirtaş bu projenin başındaki kişiydi.
Bu projenin iki amacı vardı:
Birincisi, Türkiye’nin Kürtlerini CHP’lileştirme.
İkincisi, AK Parti iktidarını alaşağı etme.
Seçimlerde CHP’den HDP’ye bilinçli olarak akan oylar bu aşkın bir ürünüydü.
Seçimlerden sonra HDP’nin “AK Parti-CHP koalisyonu”nu ısrarla savunması da bu sevdanın bir eseriydi.
Kılıçdaroğlu-Demirtaş görüşmesinden sonra önceki gün yapılan açıklamalarda bu karşılıklı siyasi paslaşma bir kez daha görünür hale geldi.
CHP sözcüsü, Demirtaş’ın son günlerdeki açıklamalarının “barış” adına ne kadar önemli olduğunu söylerken HDP sözcüsü, “AK Parti-CHP koalisyonu”nun “sorunu” çözecek tek formül olduğunun altını çiziyordu.
CHP, HDP’yi tam da siyaseten sıkıştığı bir dönemde “oksijen çadırı”na almakla yetinmeyip bir mesaj veriyordu: “HDP benim yanımda. Benimle koalisyon kurarsanız bu sorun çözülür.”