Diyaloga ve işbirliğine kapalı olduğumuzu söyleyenler ilginç bir davranış sergiliyorlar. Ne vakit elimizi uzatsak havada bırakıyorlar. Ne zaman diyaloga geçsek kaba ve nobran sözlerle karşılık veriyorlar. Ne vakit işbirliği çağrısında bulunsak acayip bir halet-i ruhiyeye giriyorlar. Bir insanın elini dahi sıkmaktan kaçınanların diyalogdan ve uzlaşmadan söz etmeleri sizce de yaman bir çelişki değil midir? Konuştukları her söz kaba ve yaralayıcı. Davranışları itici ve düşmanca. Yürekleri nefretle dolu. İşin ilginç yanı bu tür insanların kalkıp sizi bir de toplumdaki kutuplaşmadan sorumlu tutmaları. Doğrudur, toplumda bir kutuplaşma var. El-hak doğrudur, toplumda bir nefret dili var. Diyaloga ve uzlaşıya kapalı militanların sayısı az olsa bile etki alanları fazla. Kutuplaşma olayına iki açıdan bakmak lazım. Demokratik çoğulculuk açısından baktığımızda bu bir zorunluluk. Çünkü herkes birbirinin tıpkısının aynısı gibi düşünmek zorunda değil.