Birisi mealen şunu dedi mesela: “Biz AK Parti ile ittifak yapmasaydık AK Parti ya FETÖ’cülerin ya da geçmişte olduğu gibi tekrar kripto Kürtçülerin eline geçerdi.”
Beni fark edince konuşmaya çağırdılar. Ben de konuyla ilgili mülahazalarımı paylaşırsam ortamda gereksiz bir huzursuzluğun doğacağını söyleyerek imtina ettim. “Fikirlerinizi dinlemek isteriz” denilince de katıldım.
“Müslüman bir Kürt kardeşiniz olarak sizlere kendi mülahazalarımı paylaşmaktan onur duyarım” dedim.
Giriş sadedinde kendimi ve durduğum yeri tarif için şunları söyledim:
“Ben etnik anlamda Türk değilim. Dolayısıyla Türk milliyetçisi değilim. Etnik anlamda Kürdüm. Ama Kürt milliyetçisi de değilim. Kürtlüğümle gurur duyan biri de değilim. Bir insanı sırf Kürt olduğu için değerli ve üstün gören ırkçı anlayışa sahip değilim. Benim için Müslüman bir Türk, kafir Kürt’ten bin kat daha evladır. Ben dinimden ve akidemden olan herkesi kardeşim bilirim. Ümmetçilik deyip suçladığınız şey şayet bu ise can kurban, çünkü bu benim akidemdir. Milliyetçilik denilen şey, ırk ve etnisite temelli ise ben milliyetçi değilim. Etnik milliyetçiliklerin de bölücü ve çatıştırıcı olduğuna inanıyorum. İçine doğduğumuz etnik aidiyetler bizi ne değerli kılar ne de değersiz. Ben Müslümanım. Benim ölçüm sadece Kur’an’dır. Bir de Peygamber'in sözleridir. Kur’an sadece mü’minler kardeştir, kavimlerinizin, ırklarınızın, dillerinizin farklı olması Allah’ın ayetlerindendir, birbirinizi tanıyasınız ve bilişesiniz diye sizi farklı yarattık, üstünlük sadece takvadadır der. Peygamberimiz Veda Hutbesinde ‘Ey insanlar! Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır.