Son günlerde kutuplaşma ekseninde bir tartışmadır aldı başını gidiyor.
O birilerinin niyeti aşikâr.
Recep Tayyip Erdoğan’ı itibarsızlaştırma.
Başka bir tabirle, siyaseten dar bir alana hapsetme.
“AK Parti kutuplaşmayı aşmadan artık büyüyemez ve iktidara gelemez!” algısı oluşturarak Erdoğan liderliğini bir biçimde sonlandırma niyeti taşıyan bu tartışmaların bir tarafında iyi niyetli insanlarımızın yer almış olması gerçekte bu konu başlığıyla neyin amaçlandığını görmemizi engellememeli. Hiç kuşkusuz olumsuz anlamda çatışmayı içinde barındıran kutuplaştırma siyasetinden hiçbirimiz yana olmayız. Sorunların konuşularak/tartışılarak medeni bir biçimde çözümlenmesini esas alan demokratik diyaloji yöntemini de çok önemseriz.
En önemlisi, dilimizin nezih olmasından da herkesten biz yana oluruz. Doğruyu doğru bir biçimde söylemek, güzeli en güzel bir biçimde takdim etmek ilkelerimizin başında geliyor. Elbette her birbirimiz üslubumuza dikkat etmeliyiz. Çünkü nasıl bir insan olduğunuza bir biçimde üslubunuz tanıklık eder. Diyaloga eyvallah... Sonuna kadar... Karşılıklı sevgi ve saygıya sonuna kadar eyvallah... Ama unutulmasın ki hürmetler karşılıklıdır. Karşımızdakine benzemek zorunda değiliz elbet ama karşımızdakine boyun eğmek zilletine de “evet” diyemeyiz. Karşımızda kibir abidesi gibi duranlara alçakgönüllü davranarak varacağımız hiçbir yer yoktur.