Doğru olmayan bir bilgi öyle bir yanlış algıya dönüşüyor ki, o yanlışı doğru bilgiyle değiştirmek hayli zor oluyor.
Ana muhalefet partisinin partili cumhurbaşkanlığı konusunda başvurduğu yalan bilgiye dayalı algı operasyonu, hakikaten demokratik siyasetin kalitesini ve itibarını düşürüyor.
Anayasa değişikliği teklifiyle yapılan şey şu:
Mevcut anayasada bulunan partisiyle ilişiği kesilen Cumhurbaşkanlığı sistemi yerine, partisiyle ilişiği kesilmeyen Cumhurbaşkanlığı sistemi getirmek.
Aslında bu değişiklik ile gelen, demokrasi ve hukuk açısından daha ilkeli ve dürüst bir davranış…
Mevcut sistem; siyasetin doğrudan içinden gelmiş, kendi partisinin yıllar yılı genel başkanlığını ve başbakanlık yapmış birisini, sırf Cumhurbaşkanı seçildi diye bir yalana mecbur ve mahkûm ediyor.
Kâğıt üstünde ilişiği kesilen ama gerçekte ilişiği kesilmeyen bir Cumhurbaşkanına “mış” gibi yaparak davranma mecburiyeti getirmek, ne derece insani ve ahlaki bir tutumdur acaba?
Bu şekildeki bir Cumhurbaşkanını birdenbire kendi doğal çevresinden ve zihniyetinden nasıl kopartabilirsiniz ki?
***
Deniliyor ki Cumhurbaşkanı partili olursa görevini ifa ederken tarafsız olamaz?
Siyasete güvensizliğe dayalı, gerçekliği olmayan boş laflar bunlar.
Bilmeyen de sanır ki bürokrasiden gelen A. Necdet Sezer tarafsız bir Cumhurbaşkanıydı!
Bu ülkede, Sezer’in Meclis’te seçilmesi için engel oluşturmayan aritmetik mantığın, AK Partili biri Cumhurbaşkanı seçilmek istendiğinde 367 garabetiyle nasıl bir engele dönüştürüldüğünü gördük.
Halkın iradesi üzerine konulan bu vesayetçi zihniyete geçmişte Anayasa Mahkemesi gibi vesayet kurumlarının da nasıl katkı sağladığını bu millet unutmadı elbet.
Şimdi yapılmak istenen şey, bütünüyle artık bu vesayetçi rejimin sona erdirilmesidir.
CHP marifetiyle sürdürülen asılsız propagandalar, gerçekte vesayetin bir başka tezahürüyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Unutulmasın ki CHP, demokratik siyasetin değil, vesayetin ilk ve son siyasi kalesidir.