Mehmet Metiner Yeni Şafak Gazetesi

Sadece silahları değil sorun üreten zihniyeti de gömmeliyiz…

HÜDA PAR’ın Diyarbakır Çalıştayı’nda yaptığım konuşmanın son bölümünde şöyle demiştim: “İnşallah silahların toprağa gömüldüğüne tanıklık edeceğimiz o günler yakındır. Tarihi bir yol ayrımında bulunuyoruz: Ya Türk-Kürt birliğini kuvveden fiile çıkaracak yeni bir devlet aklını kuşanarak güçlü bir Türkiye Yüzyılı’nın inşasını gerçekleştireceğiz ya da Türkiye’nin bu birliği sağlayarak tarih sahnesine tekrar güçlü bir biçimde çıkmasını istemeyen küresel ve bölgesel güçlerin oyununa gelerek birbirimize

04 Mart 2025 | 0 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

HÜDA PAR’ın Diyarbakır Çalıştayı’nda yaptığım konuşmanın son bölümünde şöyle demiştim:

“İnşallah silahların toprağa gömüldüğüne tanıklık edeceğimiz o günler yakındır.

Tarihi bir yol ayrımında bulunuyoruz: Ya Türk-Kürt birliğini kuvveden fiile çıkaracak yeni bir devlet aklını kuşanarak güçlü bir Türkiye Yüzyılı’nın inşasını gerçekleştireceğiz ya da Türkiye’nin bu birliği sağlayarak tarih sahnesine tekrar güçlü bir biçimde çıkmasını istemeyen küresel ve bölgesel güçlerin oyununa gelerek birbirimize kaybettireceğiz.

Biz birincisinin olacağına inanıyoruz.”

Demokrasi ve Birlik Derneği Genel Başkanı olarak Diyarbakır’dan Kandil’e seslenmiştim.

PKK lideri Abdullah Öcalan 27 Şubat Perşembe saat 17.00’de beklenen açıklamayı kesin ve net bir dille yaptı.

Kandil, liderlerinin fesih ve silah bırakma çağrısına uyacağını açıkladı.

MHP’nin bilge lideri Öcalan’ın açıklamasını baştan sona değerli bulduğunu ve demokrasi için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Sayın Bahçeli’nin Öcalan’ın açıklamasından hemen sonra DEM Eş Genel Başkanını telefonla araması ve sonrasında sürece çok doğru bir anlayış ve üslup temelinde katkı sunan Selahaddin Demirtaş’ı araması elbette tarihi önemdedir.

Cumhurbaşkanımızın Öcalan’ın açıklamasından sonra uzatılan elin tutulması ve verilen sözlerin yerine getirilmesi halinde sorunu kökten çözecek yeni bir safhaya evrileceğimizi söylemesi de kuşkusuz tarihi önemdedir.

Bunlar barış adına güzel gelişmeler.

Hiç kuşkusuz hepimizin içindeki umudu göğerten gelişmeler.

Evet, Sn. Bahçeli’nin dediği gibi, ramak kaldı.

Öcalan büyük bir cesaret örneği sergiledi.

Kendi örgütüyle birlikte örgütünü var kılan zihniyeti de sorun üreten bir zihniyet olarak toprağa gömdü.

Başka bir deyişle, sadece silahları değil o miadını dolduran zihniyeti de büyük bir cesaretle gömdü.

Gömdüğü zihin, ulus-devlet paradigmasına eşlik eden etnik milliyetçi taleplerin tamamıydı.

Liderlik, cesaret işidir.

Her lider paradigma değişimine cesaret edemez.

Öcalan’ın cesareti bu açıdan takdire şayandır.

Cumhurbaşkanımızın CHP ideolojisinin şekillendirdiği o inkara dayalı resmi paradigmayı tarihe uğurladığı dönemi düşünürsek Erdoğan liderliğinin büyüklüğünü anlamak hiç de zor olmaz.

Herkesin karşı olduğu bir dönemde Erdoğan’ın büyük bir cesaretle o gün attığı devrimci adımlar, bugünkü sürecin önünü açtı.

Türk milliyetçiliğinin bilge lideri Dr. Bahçeli’nin bilgelikle harmanlanmış üstün cesaretiyle başlattığı süreç, değişim için cesur liderliğin ne denli gerekli olduğunu göstermektedir.

Şimdi birileri demokratik değişimin öncüsü ve cesur lideri olan Erdoğan’ı o cüce akıllarıyla statükocu bir lidere dönüştürebilmek için zihnî egzersizler yapıyor.

Sayın Bahçeli’yi de o eski Türkiye’nin sorun üreten ulusçu kavramlar üzerinden statükocu bir kalıba sokabileceğinin hesabını yapıyor.

Erdoğan ve Bahçeli gibi büyük liderleri kendi statükocu cüce zihinleriyle aynı hizaya getirebileceklerini zannedenler fena halde yanıldıklarını göreceklerdir.

Kendi akıllarıyla Erdoğan ve Bahçeli’ye o eski Türkiye’nin sorun üreten zihni üzerinden çerçeve çizdiklerini sananlar veya kendi görüşlerini sanki Erdoğan ve Bahçeli’nin görüşleriymiş gibi sunanlar, en fenası bu kritik süreçte sanki asıl akıl sahibi kendileriymiş gibi orda burda konuşup duranlar, Erdoğan-Bahçeli liderliğinin o herkese kazandıracak imparatorluk vizyonunun duvarına çarptıklarında asıl gerçekliği göreceklerdir.

Erdoğan’ı Erdoğan yapan kurucu ruhu ve misyonunun öngördüğü o yenilikçiliği ve değişimciliğidir.

Statükoculuğun liderine dönüşen Erdoğan zaten kendisi olmaktan çıkar.

Erdoğan’ın kendisi buna izin vermez.

Sayın Bahçeli’nin milliyetçiliği, Batılı kavramlarla izah edilecek bir milliyetçilik değildir. Bu toprakların akidesine, kültürüne ve tecrübesine ait bir milliyetçiliktir. Bu milliyetçiliğe Batı’nın kavramları üzerinden gömlek giydirmeye kalkışanlar duvara toslarlar. Bahçeli’nin hassas olduğu Türklük tanımı da vatandaşlık tanımı da uygulamada sorun üreten zihinden beridir. O nedenle Türk vatandaşlığı hassasiyeti üzerinden yanlış ideolojik yüklemeler yapabileceğine inananlar, Sn. Bahçeli’nin bilgeliğini ve sağduyusunu bilmiyorlar demektir,

Şimdilik şu kadarını söyleyeyim:

Gün silahlarla beraber sorun üreten zihniyetleri de toprağa gömme günüdür.

Yeni bir inşa sürecidir bu.

Bu yeni inşa sürecine dikkat çektiği için önemli olduğuna inandığım Demokrasi ve Birlik Derneği’nin sürece destek bildirisini aynen buraya alıyorum.


DEMBİR DER’İN BİLDİRİSİ

Bizler Türk ve Kürtlerden oluşan Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR DER) mensupları olarak MHP’nin bilge liderinin çağrısıyla başlayan ve Cumhurbaşkanımızın kararlı desteğiyle devam eden süreci var gücümüzle destekliyoruz.

Öcalan’ın 27 Şubat’ta Sn. Bahçeli’nin çağrısına uyarak yaptığı tarihi açıklamayı bir bütün olarak çok anlamlı ve değerli buluyoruz.

Öcalan’ın kendi örgütüne yaptığı fesih ve silahları bırakma çağrısını tarihi önemde görüp destekliyoruz.

Şimdi önümüzde yeni bir sayfa açılmış bulunuyor.

Bu beyaz sayfaya kimse kan ve hile düşürmemelidir.

Türkiye yeni bir safhaya evrilmiş bulunuyor.

Türkiye Yüzyılı’nı kadim Türk-Kürt birlikteliği ve koşulsuz demokrasi anlayışıyla inşa edeceğimiz yeni bir dönemdir bu.

Hep birlikte kendimizi yeniden inşa edeceğimiz bu demokrasi ve birlik dönemini tüm yüreğimizle selamlıyoruz.

Bu süreç, herkesin kazanacağı bir sürecin adıdır.

Hiçbirimiz bir diğerini yenmiş olmuyoruz.

Bu süreç birbirimize kazandıracağımız bir süreçtir.

O yüzden ‘kaybetme-yenme-yenilme’ gibi kavramlar üzerinden süreci zehirleyecek dilden kaçınmamız şarttır.

Bu yeni bir inşa sürecidir.

Yeni bir inşa süreciyle beraber aynı zamanda bir büyük millet tasavvuruna dayalı bir büyük bütünleşme sürecini tamamlamış olacağız.

O yüzden yeni bir tarihtir yazılan.

Biz bu tarihin aktörleriyiz, seyircileri değil.

Biz bu tarihin hem yapıcılarıyız hem yazıcılarıyız.

Cesur olmamız gerek.

PKK eski Türkiye’ye ait çözümsüzlüğü derinleştiren paradigmasını liderinin ağzından tarihe uğurladı.

Eski Türkiye’nin sorun oluşturan paradigmalarından kurtulup tarihsel tecrübemize ve milletimizin kurucu ruhuna uygun yeni bir Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek için atılması gereken adımları atmaktan bizler asla geri durmamalıyız.

Sayın Cumhurbaşkanımızın silah sorunu çözüldüğünde hiç kimsenin kendisini öteki olarak görmeyeceği ve demokratik siyasi alanın genişleyerek etkin bir çözüm gücüne kavuşacağı sözü tarihi önemdedir.

Sayın Bahçeli’nin Öcalan’ın açıklamasına katıldığını belirten ve sürecin kalıcılaşması için atılması gereken tüm demokratikleşme adımlarının atılmasında destekçi olacağına dair sözü tarihi önemdedir.

Bu güçlü ve samimi irade beyanı mutlaka karşılık bulmalıdır.

PKK bir an evvel kongresini yaparak kendini feshettiğini ve silahlı mücadeleyi sonlandırdığını açıklayarak bu inşa sürecinin önünü açmalıdır.

Bu gerçekleştiğinde çözümün kapısı ardına kadar açılmış olacaktır.

Şimdi tam vaktidir.

Kaybedilecek zamanımız yoktur.

Evvela çözümün ve barışın dilini inşa ederek yola koyulursak inanıyoruz ki tez vakitte akıbet hayrolacaktır.

O yüzden herkesi asıl çözümün ve barışın dilini kuşanmaya çağırıyoruz.

Sürecin mimarı olan Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve süreci bugünkü safhaya cesaretle taşıyan bilge lider Sn. Devlet Bahçeli’ye sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bugüne kadar sürece katkı sunan ve bundan sonra da sunacak herkesi/her kesimi değerli bulduğumuzu beyan ediyoruz. Dahası çözümden ve barıştan yana olan herkesle sürecin başarısı için ortaklaşmaya hazır olduğumuzu duyuruyoruz.

Gelin birlikte başaralım.

Bu onur, bu kazanım hepimize ait olsun.

Birlikte başarma iradesi güçlü bir biçimde karşımızda duruyor.

Bu iradeyi kuvveden fiile çıkarmak bizim elimizde.

Bu tarihî fırsatı heba edenler, ülkemize ettikleri kötülüklerden dolayı tarihe kendi isimlerini kara bir leke olarak yazdıracaklardır.

O sebeple gün hep birlikte olma günüdür.

Hep birlikte o büyük barışı inşa etme günüdür.

Yeni bir tarih yazmazsak tarih bizi affetmez.

Aziz milletimizin iki eli de boynumuzda olur.

Kutlu bir yürüyüştür bu.

Hayrolsun.

Sefer Bismillah!



YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sürecin inşası, hayırlı anlaşma ve politik paranoya 14 Mart 2025 | 109 Okunma Süreç ve provokasyon… Öcalan’ın işi zor… 11 Mart 2025 | 715 Okunma Demirtaş’la görüştüm… 07 Mart 2025 | 647 Okunma Sadece silahları değil sorun üreten zihniyeti de gömmeliyiz… 04 Mart 2025 | 173 Okunma Öcalan ne diyecek? 28 Şubat 2025 | 144 Okunma