Mehmet Metiner Yeni Şafak Gazetesi

Türkiye Yüzyılı İçin Birlik Projesi

Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR DER), Türk-Kürt kardeşliği ekseninde bir büyük millet tasavvurunu kuvveden fiile geçirmek için Türk ve Kürt arkadaşlarımızın bir araya gelerek kurmuş olduğu bir dernek. Dernek adından da anlaşılacağı üzere iki şeye çok büyük önem veriyor: Demokrasi ve Birlik. Genel Başkanlığını yapmaktan onur duyduğum DEMBİR DER’in demokrasi anlayışı çok net: Herkesin kendi farklılığıyla birlikte kendini özgürce geliştirebilmesi. Hiç kimsenin bir diğerinden daha imtiyazlı addedilmemesi.

25 Şubat 2025 | 60 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR DER), Türk-Kürt kardeşliği ekseninde bir büyük millet tasavvurunu kuvveden fiile geçirmek için Türk ve Kürt arkadaşlarımızın bir araya gelerek kurmuş olduğu bir dernek.

Dernek adından da anlaşılacağı üzere iki şeye çok büyük önem veriyor: Demokrasi ve Birlik.

Genel Başkanlığını yapmaktan onur duyduğum DEMBİR DER’in demokrasi anlayışı çok net: Herkesin kendi farklılığıyla birlikte kendini özgürce geliştirebilmesi. Hiç kimsenin bir diğerinden daha imtiyazlı addedilmemesi. Herkesin özgürce konuşabilmesi ve yaşayabilmesi.

Birlik anlayışı da gayet açık: Farklılıkların anlamlı bir bütünlük içinde varolabilmesi. Farklılıkları yok varsayan veya farklılıkları inkar temelinde bastırma yoluna giden veya farklılıkların savunulmasını ihanet ve bölücülük olarak gören birlik anlayışını tektipleştirici faşizan anlayış olarak görüp reddediyoruz.

Herkes için özgürlük isteyen ve bizi zenginleştiren farklılıklarımızı aynı zamanda anlamlı bir bütünlüğe kavuşturan demokrasi ve birlik anlayışını olmazsa olmaz önemde görüyoruz.

DEMBİR DER henüz ülke sathında yeterince teşkilatlanabilmiş değil.

Ama DEMBİR DER’in esas aldığı demokrasi ve birlik anlayışının milletimizin kahir ekseriyeti tarafından benimsendiğini söylemek yanlış olmaz.

Çünkü DEMBİR DER milletimizin itikadını esas alan bir anlayışa sırtını yaslamaktadır.

İslâmî akide temelinde ortaya konan bu demokrasi ve birlik anlayışının, tarihsel devlet ve medeniyet tecrübemizle de birebir uyumlu olması, millet nezdindeki kabulünü de kolaylaştırıcı bir işleve sahiptir.

Eski Türkiye’nin farklılıklardan rahatsızlık duyan anlayışını bugün de farklı taleplere karşı anında ihanet ve bölücülük söylemine sarılarak sürdürmek isteyenler yok değil elbette.

Ama aziz milletimizin İslami-millî şuuru, bu tarz suçlamaların bizatihi kendisini birlik anlayışına darbe vuran zararlı bir anlayışın eseri olarak görüp reddeden bir anlam zeminine oturuyor.

Milletimizin İslam itikadı temelinde farklılıkları anlamlı bir zemine oturtan anlayışı Batı’dan ithal tektipleştirici seküler ulusçuluk anlayışının dayatmalarına karşı dimdik ayakta durmaktadır.

Milletimizin kahir ekseriyetinin üzerinde mutabakata vardığı zemini tahrip etmeden ve kimi yapıştırıcı sıfat ve kavramları gereksiz yere spekülasyon konusu yapmadan birlik anlayışını demokrasi anlayışıyla bütünleştirerek yol yürümeyi elzem görüyoruz.

DEMBİR DER Genel Merkezinin 21 Şubat Cuma günü yayımladığı “Türkiye Yüzyılı İçin Birlik Projemiz” başlıklı bildiri, işte bu gerekliliğe cevap niteliğinde muhtasar bir bildiri.

Önemine binaen izninizle bilginize arz etmek isterim.

İşte o bildiri…



Tarihi bir süreçten geçiyoruz.

Türkiye Yüzyılı’nı inşa sürecinde yeni bir birlik projesine duyulan ihtiyaca binaen mülahazalarımızı açıklıkla paylaşma gereği duyduk.

Devlet bizim.

Bayrak bizim.

Vatan bizim.

Biz kim miyiz?

Biz hem Türküz, hem Kürdüz, hem Arabız, hem Zazayız, hem Çerkesiz, hem Lazız, ilahir…

Biz birlikte Türkiye’yiz!

Türkçe de bizim, Kürtçe de, Arapça da…

Bu ülkenin bütün dilleri bizim.

Kardeşlerimizin diline ne gayrı gözüyle bakarız, ne de resmiyetin gözüyle.

Kardeşlerimizin dilini de kendi ana dilimiz gibi biliriz biz.

Farklı kavimlerden oluşan bir milletiz biz.

Kıblesi bir olan tek bir milletiz biz.

Akidemiz bir bizim.

Milletimizin adının Türk olması, Türk’ün İslam’la alakalı olmasından dolayıdır.

O yüzden buna bir itirazımız olmaz bizim.

İslam milletinin günümüzde Türk milleti olması bizi rahatsız etmez.

Yeter ki milletimizin diğer evlatlarına gayrı gözüyle bakılmasın.

Kimse kimseye kavmiyetçilik temelinde üstünlük taslamasın.

Irk-kavim temeline indirgenmiş bir Türk anlayışı elbette milletimizin ortak adı olamaz.

Eski Türkiye’de Türk adını ırkçı, ayrımcı ve inkarcı uygulamaların-politikaların maskesi kılanlar bilesiniz ki Türk’e, Türk’ü diğer Müslüman kavimlere baş kılan ve İslamiyetle özdeşleştiren hususiyetine ihanet edenlerdir.

Bu ihanete itiraz, Türk’e ve Türk tanımına itiraz anlamına gelmez.

Batı’dan ithal ulus-devlet paradigmasına itiraz, milli devlete itiraz anlamına gelmez.

Kavram kargaşasına gerek yok.

Millilik dinle alakalıdır.

Milli devlet de Fransa’dan ithal ulus devlet anlamına gelmez.

Biz Türk ile Kürdü kardeş ve müsavi bilenlerdeniz.

Çünkü Kitabımız Kur’an öyle der.

Peygamberimiz (sav) öyle der.

Türkçeyi de Kürtçeyi de kendimizden biliriz, aziz biliriz biz.

Türkçeyi yaşatan ama Kürtçeyi yok varsayan bir ulusçu anlayış millî, yani dini bir anlayış değildir.

İnsani ve hakça bir anlayış değildir.

Türk’le Kürdü, Türkçe ile Kürtçeyi hasımlaştıran bir zihin, gayrı İslami ve gayrı insanidir.

Türkçeyle beraber diğer dillerimizi de yaşatmak, dinimizin bir emridir.

Kitabımız öyle der bizim.

Biz kendimiz için ne istiyorsak başkaları için de aynısını isteyen bir dinin, bir akidenin mensuplarıyız.

Vatandaşlık aidiyetimiz, ırk-kavim temelli değildir.

Biz Türk vatandaşlığı deyimini ırkçı ve inkarcı uygulamalarla örselenmiş ve güven kaybına uğramış olsa bile hepimizi yapıştırıcı bir vatandaşlık tanımı olarak değerli ve gerekli görenlerdeniz.

Yeter ki uygulamada tüm farklılıkları kapsayan bir pratiğimiz olsun bizim.

Gerisinin bir önemi yok.

Biz zarfı değil mazrufu önemseyenlerdeniz.

Mazrufta sorun yoksa zarf kendiliğinden birleştirici olur zaten.

Mazruftaki sorunlar zarfı tartışmalı kılmış olsa bile zarfın kendisine itiraz edip kardeşliğimize ve birliğimize zarar verecek yeni sorun alanları oluşturmak yerine mazrufta anlaşıp birlikte yola devam etmeyi gerekli görenlerdeniz biz.

Kendi aramızda konuşarak çözemeyeceğimiz hiçbir meselemiz yoktur bizim.

İnkardan kaynaklı Kürt meselemiz Cumhurbaşkanımız tarafından çözüldü. İnkar sonlandırıldı. İnanıyoruz ki birliğimizi daha da güçlendirecek adımlar atılır. Kürt kardeşlerimizin mesele olarak gördüğü tüm meseleler de, haklı ve meşru talepleri de süreç içinde güven ortamının tesisiyle beraber çözülür.

O yüzden çözümün dilini evvela doğru inşa etmemiz şart.

Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yaşayamaz.

Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz eksiktir.

Türk ile Kürt ittifak ettiğinde bileğimizi kimse bükemez.

O yüzden emperyalist güçler bu ittifakın önünü kesmek istiyor.

Bu oyunu bozmak gerek.

Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa etmek demek, kendimize ait devletimizi bu milli ittifak anlayışı temelinde birlikte inşa etmek demektir.

Akidemizi temel alarak demokrasimizi ve birliğimizi derinleştirmeyi salık veriyoruz biz.

Aziz milletimize saygıyla duyururuz.

Demokrasi ve Birlik Derneği Genel Merkezi

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sürecin inşası, hayırlı anlaşma ve politik paranoya 14 Mart 2025 | 109 Okunma Süreç ve provokasyon… Öcalan’ın işi zor… 11 Mart 2025 | 715 Okunma Demirtaş’la görüştüm… 07 Mart 2025 | 647 Okunma Sadece silahları değil sorun üreten zihniyeti de gömmeliyiz… 04 Mart 2025 | 173 Okunma Öcalan ne diyecek? 28 Şubat 2025 | 144 Okunma