Son dönemlerde Diyanet İşleri Başkanlığı'na ve başkan Görmez'e yönelik haksız eleştiriler ve yıpratıcı paylaşımlar yapılıyor. Oysa Diyanet'in yaptığı hizmetleri görmemek için kör olmak lazım
Türkiye'de Anadolu Ajansı, TRT, TİKA, Yeşilay, Basın İlan Kurumu, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet gibi köklü, hayırlı ve ciddi müesselerimiz vardır. Bu müesseselerin faaliyetlerini bilmek, anlatmak ve yazmak gerekiyor. Dikkat ediyorum, Türkiye'nin gelişmesini, büyümesini, ilerlemesini istemeyenlerin büyük bir kısmı bu kurumları haksızca ve insafsızca yıpratmaya çalışıyor. O halde kurumlarımıza daha çok sahip çıkmamız gerekiyor. Geçenlerde kültür camiasının ‘ağabey'lerinden biri ile konuşuyoruz. Söz TRT'den açılmışken baktım ki hâlâ 1980'lerde kalmış. Bu müessesemizde meydana gelen güzel değişimi, yeniliği ve muazzam hizmetleri ya bilmiyor veya takip etmiyor.
Devletimizin medar-ı iftiharı diyebileceğimiz müesseselerinden biri de şüphesiz ki Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı'dır. Bu kuruluşumuzun devâsâ hizmetlerini bir yazıda anlatabilmek zor. Ama en azından birkaç madde halinde hatırlatmakta fayda var. Zira “Hâfıza-i beşer nisyan ile maluldur.” ve ne yazık ki toplum olarak yapılanları unutmaya meyilliyiz. Öyleyse ana başlıkları sıralayalım:
Türkiye'de yüzbinlerce caminin, mescidin, ibadet mekânının kurulması, inşası, ihyası ve hizmetlerini sürdürmesi Diyanet sayesinde olmaktadır. Bu ibadet mahallerinin görevlileri, Diyanet tarafından tayin ve takip edilmektedir. Bu da yüzbinlerce imam, müezzin, hatip, vaiz ve müftü demektir.
Çocuklarımız, bilhassa yaz aylarında Allah'ın kelâmı Kur'an-ı Kerim'i bu müesseselerimizin düzenlediği kurslar sayesinde öğrenebiliyor. Okumayı sökenler, ‘Tecvit'ile bilgilerini geliştirmektedir. Bu dersler hep devam ediyor.
Diyanet, son dönemde sağlam bir duruş sergilemekte ve toplumu kucaklayan bir anlayışla hizmetlerini sürdürmektedir. Sadece 15 Temmuz'da “selalar okutarak” yaptığı hizmet, kanaatimce ihanet örgütüne ve yardakçılarına karşı vurulmuş en büyük tokatlardan biri olmuştur.