Mehmet Nuri Yardım Milat Gazetesi

Fuat Sezgin

Türkiye’nin yüz ağartan ilim adamlarından merhum Fuat Sezgin için Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazına katıldım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında bir haberi de cemaatle...

04 Temmuz 2018 | 147 okunma

Türkiye’nin yüz ağartan ilim adamlarından merhum Fuat Sezgin için Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazına katıldım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında bir haberi de cemaatle paylaştı ve “2019 yılını inşalah  Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Yılı olarak ilan edeceğiz. Böylece önümüzdeki sene ilmin, irfanın ve medeniyetimizin daha çok konuşulması sağlanacak.” dedi. Biz gazeteciler hayata biraz da ‘haberci’ gözüyle bakarız. O anda bu sözlerin manşet olacağını düşündüm. Ertesi günü gazeteler bu duyuruyu genişçe verdiler.

                Fuat Sezgin’in bereketli hayatını dile getiren biyografisi çok uzun ve buraya sığmaz. Ama 1924 yılında Bitlis’te başlayan hayatı, ilim dünyasında zaferlerle, şanlarla yükseldi ve vefatına kadar devam etti. 1960 darbecilerinin istemediği Fuat Sezgin, uzun bir sürgün hayatı yaşayıp ilmî çalışmalarını Almanya’da sürdürse de asla memleketini unutmadı ve gönlünde taht kuran Türkiye sevdasından hiç bir zaman vazgeçmedi. “Eve dönen adam” olmadı, zira evden hiç çıkmadı ki... O, vatanperverdi, yüreğiyle, beyniyle, fikirleriyle ve idealleriyle hep bizdendi, bizde kaldı, aramızdaydı, yerli ve milliydi.

                Hakkında çok güzel konuşmalar yapıldı. Basında iyi yazılar kaleme alındı ardından. Televizyonlar vefat haberini genişçe verdiler. Basın, son zamanlarda değerlerimize sahip çıkıyor. Tabii medyanın büyük çoğunluğu. Yoksa Fuat Sezgin gibi bilge ilim adamlarını hatırlamak bile istemeyen bir iki mevkute elbette var. Varsın olsun, onlar da aydınlık hakikatlerin zıddı şeklinde nümune olarak kalmalı belki  de. Fuat Sezgin 94 yaşında ‘güzel bir ölüm’le bize veda ederken esasında başlattığı kutlu bir çığırın da işaretçisi oldu. Kitaplarını, müzelerini, enstitülerini ve hayallerini, ardından armağan olarak bırakıp gitti.

                Günde 18 saat  çalıştığını söylemişti. Ömrü boyunca seçkin 18 dev eser yazdı. Düşünce okyanusunun, ilim deryasının içinde yüzdü ve topladığı inci mercan daneleri, aziz milletine, İslam ümmetine bağışladı. Almanya, onun alın teri dökerek, göz nuru akıtarak topladığı hazinesini, yani binlerce eserden oluşan kütüphanesini şimdilik vermiyor. Elbette bu hukukî süreç içinde Gülhane’de şimdi bir kısmı boş bekleyen raflar asıl sahipleriyle, kitaplarıyla dolacaktır.

                Şark ilimlerini okumuş, medrese tahsilini yapmıştı. Ama Batı bilimini de kavramıştı. Olağanüstü bir beyin, müthiş bir hafıza. 27 dil biliyor. Eski ve yeni İslam tarihçilerini ve âlimlerini de okudu, yanında yetiştiği büyük şarkiyatçı Hellmut Ritter’den de istifade etti. O Ritter ki bir zamanlar Türkiye’ye sığınmış 1943-1951 yıları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde hocalık yapmıştı. Sarsıcı iddiası da, “Bilimlerin temeli, İslam bilimleridir.” şeklindeydi. 

                Sezgin’in doktora tezi “İmam Buharî’nin hadisleri”ydi. Bir kolunu İslam ulemasına, öteki kolunu Batı filozoflarına uzatmıştı. Hakikatin peşindeydi. ‘İslam Bilim  Tarihi’ alanındaki çalışmalarıyla dünyanın mümtaz âlimlerinden biri kabul edildi. Cumhurbaşkanımızın isteği ve talebiyle Türkiye’de Gülhane Parkı’nda “İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi”ni kurdu, kütüphanesini oluşturdu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sanat Her Derde Devadır 02 Eylül 2018 | 3.537 Okunma M. Zeki Akdağ 01 Eylül 2018 | 178 Okunma Sevinç Çokum 29 Ağustos 2018 | 3.578 Okunma Anadolu’daki ilk büyük destanımız 26 Ağustos 2018 | 5.719 Okunma Haldun Taner 25 Ağustos 2018 | 213 Okunma