Tarihimiz, okuyucular nezdinde büyük ilgi görürken bu sahada düşünenlerin, araştıranların ve ortaya eser koyanların sayısı da gün be gün artıyor. Şüphesiz bu, sevindirici bir durum. Zira bugün yaşadıklarımızın benzeri dün yaşanmıştı. Dolayısıyla maziden ders, geçmişten hisse çıkarmak için tarihe yönelmek doğru bir davranış. Gerçek tarihle aydınlanır, hakikatleri buluruz.
Süleyman Kocabaş, ömrünü tarihe adamış bir araştırmacı yazar. Genelde İstanbul’da kitap fuarlarından görüşüp hâlleştiğimiz ve muhabbet ettiğimiz bir gönül insanı. Kayseride yaşayan tarihçimizin geniş bir kütüphanesi, iyi bir arşivi ve zengin bir koleksiyonu vardır.
Zeynep Didem Gezgin’le yaptığı bir mülakatta tarihe ilgisinin ne zaman başladığını şöyle anlatır: Tarih ilmine ilkokuldan beri büyük ilgi duymaya başladım, bu ilgim, ortaokul ve lise yıllarında, bol bol tarih kitapları ve dergiler okumak suretiyle iyice artmıştır. Tarih yazmama gelince tarih kitaplarını ve makalelerimi milletimize gerçek tarihini öğretmek gayretiyle yazdım, milletler geleceğe yönelik projeksiyon planlarını ancak tarihten aldıkları doğru dersler ile isabetli yapabilirler. Tarih kitaplarım bu yönüyle de inşallah milletimize faydalı olacaktır.”
Bugüne kadar bir çok gazete ve dergide tarihle alakalı araştırmaları, makaleleri ve incelemeleri yayımlanan Kocabaş’ın yeni kaleme aldığı eserler arasında Türk İmparatorluğunu Parçalamak (Tarihte ve Günümüzde Türkiyeyi Paylaşma Planları), Amerika – Batı İsrail ‘Şer Ekseni’nde Hedef Ülke Türkiye, Bir Kuşağın Dramı, Osmanlı İmparatorluğu’nu Yıkanlar da bulunuyor.
70’i aşkın eseriyle tarihseverlerin tanıdığı, sevdiği ve okuduğu Süleyman Kocabaş’ın bazı kitapları, Arapça’ya çevrildi ve Azerbaycan Türkçesine aktarıldı. Emekliliğinden itibaren okumaya ve yazmaya ömrünü hasreden yazarımız, fuarlarda okuyuculara kitaplarını tanıtmakta, anlatmakta, sorulan suallere cevaplar vermektedir. Geçmişle bugün arasındaki olayları anlattığı eserleri kıymetlidir. Bir bakıma dünün hadiseleri ışığında bugünün olaylarını yorumlamaktadır. Türkiye üzerine işgal kuvvvetlerinin, Batılıların egemenlik düşüncelerine, düşlerine dikkat çekmektedir. Selçuklu ve Osmanlı Devletlerine söz ve diş geçiremeyen Haçlı zihniyetinin bugün Türkiye’nin etrafını bir ateş çemberi gibi sardığını, buna dikkat edilmesi gerektini hatırlatmaktadır. Anadolu gibi güzel bir vatan coğrafyasına sahip olan Türklerin Batının iştahını her zaman kabarttığına inanan Kocabaş, bu kirli ve kalleş nazarların şu an da var olduğuna inanmakta ve bunu çeşitli eserlerinde dile getirip toplumun uyanık olmasını istemektedir. Bunun son delili olarak da 15 Temmuz ihanetini göstermektedir.
Süleyman Kocabaş, Gezgin’in bir sorusu üzerine şöyle demektedir: “Anadolu yarımadası, kaderimizde değişmez bir faktördür ve devamlı avantajımız olarak kalacaktır. Bunun yanında kaderimizi değişken faktör olarak etkileyen fakirlik ve zenginlik durumumuzdan kaynaklanan gelişmişlik hâlimiz etkili olacaktır. Bu topraklarda tutunmak için her alanda kendi kendimize yeterli hâle gelecek şekilde zengin olmak zorundayız. Öyle ki, bir saldırı karşısında ülkemizi dışarıdan destek almadan kendi imkânımızla savunabilmeliyiz.”