Türkiye’nin siyasi tarihinin kara lekelerinden biri olan 1944 haksız tutuklamalarını, milliyetçi liderlere yapılan zulümleri, vicdanların susturulmasını ve “tabutluk” işkencelerini unutmadık, asla unutmayacağız.
1946 seçiminde sandıkdaki milli irade hazımsızlığını, herkesin gözü önünde yapılan hileli oylamayı, ‘açık oy, gizli tasnif’ rezaletini ve halkımızın hür iradesine karşı tezgâhlanan ‘oy gasbı’nı unutmadık, unutmayacağız.
Tek Parti dönemindeki baskıları, zulümleri, Kur’an Kursu yasağını, Ezan-ı Muhammedî hazımsızlığını, 40’lı yıllarda kapısına kilit vurulan ve depolara çevrilen camileri, mescitleri, tarihî eserleri unutmadık, unutmayacağız.
“Ayin yaptıkları iddiasıyla” devamlı olarak gözaltına atılan, mahkemelerde süründürülen, zindanlara atılan dindar vatandaşlarımıza yapılan acımasız eziyetleri, işkenceleri unutmadık, unutmayacağız.
Bütün derdi İslam’a ve Müslümanlara hizmet etmek olan Bediüzzaman Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan ve Abdülhakim Arvasi gibi mübarek zatlara ve talebelerine reva görülen bed muameleleri unutmadık, unutmayacağız.
Kapatılan mabedleri, susturulan ezanları, söndürülen dergâhları, karanlığa terkedilen tekkeleri, kilitlenen Kur’an kurslarını, sık sık baskına uğrayan medreseleri, kelepçelenen masum insanları unutmadık, unutmayacağız.