Bir döneme tanıklık yapanlar, hatıralarını mutlaka yazmalıdır. Zira yaşanmışlıkların ardından kaleme alınan bu eserler, hem geleceğe bırakılacak bir emanet hem de yeni tarihçilere ve araştırmacılara sunulmuş mühim malzemeler olarak büyük takdir görecektir. Şükürler olsun ki son yıllarda bir çok yazarımız, aydınımız, sanatkârımız ve ilim adamımız yaşayıp gördüklerini, duyup işittiklerini, şahitlik ettiklerini yazmaya başladı. İşte onlardan biri de Türkiye’nin geçmişinde yaşanmış bir çok hadisenin merkezinde ve önünde yer alan muhterem Rasim Cinisli Beyefendidir. Bir Devrin Hafızası bir bakıma bizi hareket dolu bir hayatın sahibiyle buluşturuyor, aksiyoner bir aydınımızın, bir fikir, iman, ideal ve dava adamının hasretlerini, rüyalarını, ümitlerini yansıtıyor.
Enderun Sohbetleri’ne katıldı
Türkiye’nin etkili fikir ve siyaset adamı Rasim Cinisli büyüğümüzü, önceki akşam Cağaloğlu’nda Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde dinledik. Salon dolup taştı. Dinleyiciler, yaklaşık iki saatlik sohbeti büyük bir heyecanla takip ettiler. O konuşmanın ana mihveri, yazarımızın eseridir. Ben de kitaptan bahsedeceğim. Cinisli, eserinde çocukluğundan başlayarak hayatından bazı kalın kesitleri aktarıyor, bir döneme ışık tutan hatıralarını okuyucularıyla paylaşıyor. Bir çok ilim, kültür ve fikir kuruluşunda emeği olan, MTTB Genel Başkanlığı yapan, Aydınlar Ocağı, Türk Edebiyatı Vakfı ve Demokratik Parti kurucuları arasında bulunan Cinisli, yakından tanıdığı siyaset, düşünce ve sanat adamları hakkındaki hâtıralarını anlatırken dönem içinde yaşanmış hâdiseleri de çarpıcı hatıralarla birlikte dile getiriyor. Eser, âdeta Türkiye’nin son yarım yüzyılının panoraması... Rasim Cinisli’nin aksiyoner kişiliği, birleştirici ve kucaklayıcı anlayışı onu sevilen, sayılan, aranılan ve sorulan bir kişi haline getiriyor. Hareketli ve bereketli bir kutlu ömür, hayatın muhtelif dönemleri akıcı ve sürükleyici bir dille anlatılmış. Önce Erzurum’daki aile çevresi, İstanbul’a geliş, talebelik yılları, üniversitede anarşi dönemi, verilen mücadeleler, kendilerine danışılan ‘hocalar’ ve ‘abiler’ ve kutlu bir davanın ardından ölümüne yürüyüş... Başvekilimiz Adnan Menderes ve iki arkadaşının alçak cuntacılar tarafından şehit edildiği 27 Mayıs 1960 darbesinin öncesi ve sonrası... Yerli mahfillerin, milli teşekküllerin nasıl birer sığınağa dönüştüğü çarpıcı şekilde anlatılıyor. MTTB, Muallimler Birliği, Milliyetçiler Derneği, Aydınlar Kulübü, Marmara Kıraathanesi ve diğer gönüllü teşekküller! Siyasi hayata giriş, Erzurum milletvekilliği! Adalet Partisi, Demokratik Parti, Doğru Yol Partisi, Türkiye İçin Birlik Hareketi... Alvarlı Efe Hazretleri Vakfı ve diğer teşekküller...
Türkiye’nin panoraması
Eseri satır satır okudum. Sadece bir kişinin ve ailenin değil âdeta Türkiye’nin son 60 yılının panoraması, bu esere dercedilmiş. Meselâ kanlı 60 darbesinin içinde ve arkasında CHP ve İsmet İnönü ne kadar var? Bunu açıkça söylüyor yazarımız: “CHP’nin atına binmiş, İsmet İnönü’nün kırbacıyla koşturan silahlı bir cunta, asker elbisesi içinde siyasete el koymuş, iktidarı gasp etmişti.” Rasim Cinisli, mağdur edilen Menderes Ailesi’ne ömür boyu sahip çıktı, üstün vefasını, yüksek kadirbilirliğini gösterdi. Türkiye’nin sabır abidesi, şefkat kahramanı muhterem Berrin Menderes’ten bahsederken gözleri doluyor. Başlarına gelen acılara rağmen sabreden, hatta şükreden kahraman bir anne...
Rasim Cinisli, ecdadının hususiyetlerini taşıyan ve yaşayan bir insan. Hep mağdurların yanında. 624 yıl (tevafuka bakın ki eser de 624 sayfa) cihana medeniyet, adalet ve iyilik getirmiş Osmanlı Hanedanı’nın mağduriyetini gideren bir adam. Son Osmanlıların yurda dönebilmesi için DP adına hazırladığı ve TBMM’de oylanıp kabul edilen kanun maddesi ile büyük bir vebali herkesin üstünden kaldırıyor. Taksim’de 200 bin insana hitap eden yiğit genç, gün geliyor Âkif’in kimsesiz, sahipsiz kalmış oğlu Emin’e sahip çıkıyor, gözyaşını siliyor, derdine deva, yarasına merhem oluyor. Hüzün ve ibretle, düşünerek okunacak devâsâ bir eser. Bugün Türkiye’nin geldiği aydınlık günlerin, hangi çilelerin, kahırların ve kavgaların ardından ışıdığını görmek için okunmalı. Sonra da dönüp bugünlere şükretmeli. Bir Devrin Hafazısı veya mefkure sahibi münevverin gözüyle Türkiye’nin son yarım asrı! Yüreğinize sağlık aziz ağabey!