Türkiye, NATO’nun yetmiş yıldır üyesidir ve daha NATO’ya girmeden Kore’de büyük bir maliyet ödeyerek nasıl bir müttefik olacağını NATO üyelerine göstermiştir. Soğuk Savaş yılları başta olmak üzere her kritik dönemde Atlantik İttifakı’nın Güney Doğu Kanadı’nın korunmasında görevini fazlasıyla yerine getirmiştir.
Türkiye, sadece İttifak’ın Güney Doğu Kanadı’nın korunmasında değil, özellikle Soğuk Savaş sonrasında dünyanın faklı bölgelerinde bulunan NATO misyonlarının aranan ülkesi olmuştur. Afganistan örneği hepimizin hafızalarında hâlâ tazeliğini koruyor.
Peki o zaman “Türkiye, NATO’nun nesi oluyor” sorusu nereden çıktı?
Yetmiş yıldır NATO için her görevi eksiksiz bir şeklide yerine getiren Türkiye’ye karşı NATO ve NATO İttifak ülkelerinin tavırları akla başka bir şey getirmiyor.
Baksanıza ittifak üyesi olmayan Ukrayna konusunda hem NATO hem de ABD başta olmak üzere ittifak üyeleri toplantı üstüne toplantı, açıklama üstüne açıklama yapıyor.
Ukrayna’nın üzerine gelen Rusya sürekli uyarılıyor. Daha fazla ileri gitmenin Rusya için maliyetinin ne olacağı anlatılmaya çalışılıyor. Rusya’nın bugüne kadar karşılaşmadığı bir yaptırım paketiyle karşılaşacağı dillendiriliyor. Konunun Avrupa açısından ciddiyeti vurgulanıyor.
“Niye Ukrayna sizin için bu kadar önemli?” dendiğinde; “Ukrayna, Avrupa güvenliği açısından kilit konumdadır. Rusya’yı belli bir alanda tutmak ve Avrupa’yı güvene almak için Rusya bu bölgeden uzak tutulmalı” deniyor.