Van’da kalabalık bir cadde üzerinde yer alan iş hanı önünde arkadaşların gelmesini bekliyordum. Gelen geçeni seyretmek keyifli. Burası dünyanın en uzun ikinci caddesi. Hiç dönemeç yok. Göl tarafından yukarı doğru ağır adımlarla yürüyen bir ihtiyar, selâm verdi ve adres sordu.
“Filancanın dükkânı buralarda mı?”
Yabancı olduğumu söyleyince yüzüme dikkatli baktı.
“Nereden geldin?”
“İstanbul’dan.”
“Ne güzel. Hoş gelmişsin. Bizim bir çayımızı kahvemizi içmeden mi gideceksin? Mümkünü yok bırakmam.”