“Yardımlaşma ve Dayanışma” o zamanlar bugünkü gibiyalnızca dernek isimlerinde yaşamıyordu. Mahalledeki insanlar bir bütünü teşkil etmekteydi.
Anne hasta, dermansız ise, çocuğu komşu teyze yıkardı.
Sokakta oynayan çocuklara pencereyi açan bir kadın seslenir, hepsini çağırır; börek, çörek, pasta ve limonata ikram ederdi.
Kandillerde herkes birbirine ikramlar gönderir, tabaklar gelir, tabaklar giderdi.
Bayramlarda birbiriyle bayramlaşmayan kalmaz, dost düşman ayrılmazdı türküdeki gibi.
Mahallenin genç kızlarına yabancı biri, belli bir mesafeden fazla yaklaşacak olsa, “Baksana birader” ile başlayan müdahale, polise, savcıya, sorgu hâkimine taş çıkartırdı.