Mustafa Kutlu, Mavera Eğitim Vakfı’nda okurlarıyla buluştu. Ekrem Ayyıldız ve Faruk Aksoy’un yönettiği program son derece keyifliydi. Söylediklerini zapta geçtik. Bir kısmı burada:
—Her tür insanla içli dışlı olmak, hikâye yazan biri için büyük avantaj. Sosyologların göremediğini görürsün. Yirmi yıldır Ak Parti neden her seçimi kazanıyor, bunu iyi biliyorum o yüzden. “Huzursuz Bacak”ta Özal dönemini anlattım. Orada söylediklerim daha sonra gerçekleşti. Kehanet değil. Tanımak, tanışmak... İnsan eşini bile ancak beş senede tanır. Tanımadığınız kimseyi sevemezsiniz.
“Ancak senden yardım dileriz” deniliyor; ‘dilerim’ denmiyor. Çünkü ben yok, biz var. Ben demek, bencilliğe götürür. “Önce refik, sonra tarik” derler. Ünsiyet kesbetmek gerek. Yalnızlık romanları, yalnızlık filmleri var. Bizim kültürümüz yalnızlığa izin vermez. Yunus, “Gelin tanış olalım/işi kolay kılalım/sevelim sevilelim/dünya kimseye kalmaz” der.
Kitaplarımın sevilme sebebi samimiyetten. Din samimiyettir. Memleketin ve insanımızın derdiyle dertlenmek gerekir. Toplumu anlamak ve samimi olmak… Ben kendimi yazmam.
Bizim yolumuz çok açık belli. Sulandırmak isteyenler var. Son zamanlarda “Hangi İslam” gibi tartışmalar yeniden başladı. Tarih boyunca tartışıldı bu. Bir şey getirmedi.
Müşavere, müzakere iyidir; sonra münazara başlar, ardından münakaşaya dönerse, kötü. “Hangi İslam” demek, tefrika çıkarır. Tartış tartış, sonuç: Hiç. Deizm meselesi de böyle. Ortada böyle bir problem yok esasen. Suni tartışmalar bunlar. Çok geniş bir araştırma yapıldı. Ateistim diyenlerin oranı yüzde 0,4 çıktı. Fakat sesleri çok çıkıyor. Tv şedit bir âlet. Düşmanıyım. Reytingle yaşar tv. O yüzden abartılıyor. Sahte gündemler bizi çok meşgul etmemeli. Tv’yi çok ciddiye almayın, aynı zamanda tv’yi çok ciddiye alın. Memleket battı gidiyor, diyenlere aldırmayın. İyimserim ben. Ülkenin geleceğinden, bu gençlerin geleceğinden çok ümitliyim.