Almanya'daki din görevlilerimizin evlerine Alman polisi baskın
yaptı; casuslukla suçlanan dört imamın evinde arama yapıldı.
Bu girişimi skandal olarak niteleyen İstanbul Milletvekili Metin
Külünk, Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması
düzenledi.
Bu tip uygulamaların kabul edilemez olduğunu belirterek,
Almanya'nın Türk-Alman dostluğuna zarar verecek davranışlardan uzak
durması gerektiğini söyledi.
Türklerin bulunduğu Avrupa ülkelerindeki gelişmeleri yakından takip
eden Külünk…
*
Çok mu haber dili oldu?
Ne yapalım; vaziyet kritik, mevzu mühim.
Topun sahibi olan çocuk, oyuna kimlerin gireceğine karar verir,
kural koyardı.
“Biz büyüdük ve kirlendi dünya…”
Meğer hep kirliymiş dünya; biz farkına geç varmışız.
Bütün bu olanlar, hep toptan ötürü.
İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade ve inanç özgürlüğü gibi
şirin görünümlü kavramların hepsi çok yüzlü Batı'nın vitrin
süsü.
Kendileri için hepsi geçerli olabilir, diğerleri içinse bazen.
Mekân sahibinin keyfine bağlı.
Güçlü olan ne kadar hakka lâyık görürse, 'ötekiler' o kadarına
kavuşur.
Hak, hukuk: Hikâye.
*
Kabul edelim ki bütün Batı için biz 'öteki'nin ta kendisiyiz.
Arada tek tük vicdan sahibi olanlar bulunsa da onlar bütünü temsil
etmez.
Yönetime bir etkileri de olmaz zaten.
Bu durum öylesine sağlam bir gerçektir ki kimsenin yerinden
oynatamadığı kaya gibi değerlendirebiliriz.
Dürüstçe konuşan ve vicdan sahibi gördüğümüz kişiler, günün birinde
o ülkelerde yönetime gelseler bile, evvelce eleştirdikleri ana
çizgiyi devam ettirmek zorunda kalırlar.
*
O halde biz ne yapacağız?
Güçlü olmaktan başka çaremiz yok; tarihin ve bugünkü şartların
getirdiği bir mecburiyet omuzlardaki.
Güçlü olmaksa oturarak, yatarak gerçekleşmez.
Harekete geçmek ve çok çalışmak şart.
Yatan, doğrulup oturmalı. Oturan ayağa kalkmalı. Ayaktaki yürümeli.
Yürüyen koşmalı.
Zor değil, herkesin işini doğru dürüst yapması yeter.
*
Almanya niye böyle davranıyor?
Kendini güçlü gördüğü için.
Biz titreyip kendimize gelecek olursak, hayalimizdeki hedeflere
ulaşırsak, bir küçük mesajla ayağını denk almaları gerektiğini
kavrar ve ona göre davranırlar.
Peki biz çok mu zayıfız?
Asla değiliz; üstümüzdeki tozu toprağı silkeleyip ayağa kalkarsak,
ne kadar güçlü olduğumuzu anlarız.