Batı ülkelerinden birine gezmeye giden gruba rehberlik yapan Cef, işinin erbabıdır. Fazla yormadan, bunaltmadan gezdirir, anlatır.
Yemek vakti gelince, bir lokantaya giderler. Ekibin başındaki üstat, fazla masraf etmekten çekindiği için, sadece bir çorba içmek ister.
Yanındakiler ise bol bol sipariş verirler. Üstat, yakındakilerin ancak duyabileceği bir sesle “Gitti paracıklar, gitti paracıklar” diye söylenir.
“Hocam, buradaki yemekler tur firmasının ikramı. Hesabı Cef ödeyecek” dedikleri zaman yakınmaktan vazgeçip menüyü eline alır, çorbadan sonra neler yiyeceğine karar vermek için dikkatle ve memnuniyetle inceler.
Sonraki günler her yemek vakti aynı soruyu sorar: “Hesaplar Cef’ten mi, cepten mi?”
Cepten dediklerinde bir çorba ile yetinir.