Bismillahirrahmanirrahim… Önce kadroya baktım, selâmladım. Sonra içindeki görsellere. Fotoğraflar, çizimler, başlıklar…
Baştan sonra takdir!
Birkaç yazıya göz gezdirdim. Kalanını daha sonra okuyacağım.
Bir heyecan kapladı. Bulut içine girmiş gibi oldum.
Cins dergi. Çoğu tanıdığım isimlerden oluşan bu kadro, başka türlü bir dergi çıkaramazdı zaten.
Helal olsun. Hayırlı olsun. Bahtı açık olsun. Çok okunsun.
Çok sevileceği, beğenileceği belli…
Cins atlar gelmişti ilkin ismini duyduğumda.
Şimdi görüyorum ki yanlış bir çağrışım değilmiş.
Dergicilik ile biraz da olsa ucundan kıyısından da olsa tanışmış, temas etmiş biri, yeni bir dergi gördüğünde nabzı yükselir.
Daha “Yeni bir dergi” fikir olarak ortaya atıldığı andan itibaren, adeta dünyada ciddi bir değişiklik olmuştur.
Kimileri bunu dergicilik virüsü olarak tanımlar ve “Bir defa vücuda girdi mi ömür boyu devam eder, insan kolay kolay kurtulamaz”
der