Acıpayam’ın bir köyünde Iraz kızın kına gecesinde kadınlar toplanmış, oynayıp eğlenmişler. Çobanın karısı oynamaya kalktığı sırada çengilerin çalgısı susuverince, kadıncağız orta yerde kala kalmış. Hevesi kursağında, ağlaya ağlaya eve dönmüş. Kocasına dert yanmış. “Ben çoban karısıysam, insan değil miyim Mustafaalim?”
Mustafa Ali’nin tepesi atmış. “Onlar benim karımı oynatmazsa, ben de köyün koyunlarını gütmem” deyip diretmiş. “Kim güderse gütsün, kendinize bir çoban buluverin.”
*
Köylülerin hiç hoşuna gitmemiş bu durum. Onca koyunu kuzuyu kim güdecek? Köyün koca sürüsü çobansız mı kalacak?
“Yapma Mustafali, etme Mustafali” demişler “Ne istersen söyle yapalım, sürümüzü ortada bırakma, senden başka çobanımız yok”.
Çoban şartını koşmuş. “Madem öyle, getirin çalgıları, bir düğün kurun, çalsınlar akşama kadar, Ayşem oynasın.”