Kaderin cilvesiyle, kasetlerin desteğiyle, kazan kaldıranların
kösteğiyle, berikilerin köstebeğiyle, ele geçen genel başkanlık
olur mu?
Oldu bile.
Olmakla kalmadı, takır tukur da olsa yürüyor.
Neden takır tukur?
İzah gerekirsiz tabii.
Yine de sağır sultandan daha ağır işitenler bulunabileceğini hesaba
katmakta yarar var.
*
Katıldığı radyo programında döktürdü bizimki.
Öyle bir gaf yaptı ki ne geçmişte benzeri görüldü, ne de gelecekte
görülebilir.
“Canlı yayın heyecanından” desek, yine kurtarmaz.
Cumhurbaşkanı başka partiden olursa, başbakan da farklı bir
partiden olursa, anlaşmazlık çıkarmış.
Kavga başlar, kaos olurmuş.
Hay ağzın bal yesin.
İşte Erdoğan da, Yıldırım da aylardır bunu anlatma derdinde.
*
Cumhurbaşkanı ve başbakan bütün kampanya boyunca meydandan meydana
koşturacaklar, vatandaşa anayasada niçin değişiklik yapılması
gerektiğini açıklayacaklar…
O çabaların yarısına denk bir açıklama, radyo programındaki o
konuşma sırasında çıktı.
Kemal Bey, tek başına, bütün kampanyanın yarısı kadar etkili olacak
bir cümle ile işi bitirdi.
'Evet' için oy isteyeceklerin, fazla yorulmalarına gerek yok
artık.
Mitinglerin bir kısmı iptal edilse ziyan olmaz.
*
Karşı çıktığı metnin ne olduğunu bilmiyor; okumamış.
Yahut okumuş da anlamamış.
Daha kötüsü, tam tersini anlamış.
Yeni sistemde başbakanlığın kaldırıldığından habersiz.
Binali Yıldırım'ın son başbakan olduğunun farkında değil.
Dolayısıyla, neye itiraz ettiğini bilmeden konuşuyor; hattâ
vatandaşlardan oy istiyor.
*
Al mikrofonu çık konuş demişler, yapılacak değişikliğe itiraz et,
bildiklerini anlat; koskoca genel başkansın…