Ya Rab… Sana binlerce kez şükürler olsun. Yâ Rab, lûtfun
karşısında mahcubiyet duyuyoruz. Şahsıma şu güzelliği, şu iftihar
tablosunu yaşattığın için, Sana sonsuz hamd ediyorum. Kelamullahla,
Habibi Edibin Muhammed Mustafa (s.a.v.)'nın aşkıyla büyüyen şu
nesli Sen muhafaza buyur Ya Rab.
Şehit kanlarıyla sulanan şu vatanı, Sen koru yâ Rab… Milletimizin
birliğine, beraberliğine, kardeşliğine kast edenlere fırsat verme
yâ Rab.
Şüphesiz kudret ve kuvvet sahibi olan Sensin. Sen bir şey
dilediğinde sadece 'ol' dersin ve olur. Sen bir kulun için, bir
iyilik murat ettiğinde, hiçbir güç ona mani olamaz. Senden başka
zafer sahibi yoktur. Lâ gâlibe illâllah.
Sen bağışlayansın ve esirgeyensin. Sen duaları kabul edensin. Bizi
kapından mahrum ve mahzun çevirme yâ Rab. Ayaklarımızı dinin
üzerinde sabit tut yâ Rab. Bizi yolundan, sırat-ı müstakimden
ayırma yâ Rab.
Bu geceden itibaren kalkacağımız sahurlarımızın, yarından itibaren
tutacağımız oruçlarımızın, eda edeceğimiz namazların, okuyacağımız
Kur'an-ı Kerimlerin hürmetine, bizi, ülkemizi, milletimizi, tüm
Müslümanları ve insanlığı her türlü zulümden, her türlü zilletten
Sen muhafaza eyle yâ Rab.
Âmin, âmin, âmin.
*
Bu güzel duayı kim, nerede, ne zaman etmiştir, içinde var.
Satır aralarında değil, cümlelerden belli.
Zamanından ve kimliğinden daha belli olan yanı ise, samimiyeti.
Böylesine içten, gönülden dua eden bir başkanımız olduğu için, ne
kadar şükretmeliyiz?