Darbe yapmaya kalkışan terör örgütü ile liderinin isimleri hep karıştırılıyor.
Biri FETÖ, diğeri Feto.
O'nun üstündeki iki nokta mühim.
İki nokta varsa örgütün kısaltması, yoksa elebaşının adı.
Bu durumda örgüt mensupları için kullanılan “Feto üyesi” ifadesi yanlış.
Örgüte üye olunur ancak bir şahsa üye olunmaz.
Kölesi olunur, köpeği olunur, uşağı olunur ancak üyelik başka.
Koskoca profesörlerin, kırk yıllık gazetecilerin, en tepedeki yöneticilerin de bazen bu noktaya dikkat etmediklerini görüyoruz.
*
Feto demenin sebepleri var.
Abdullah yerine Apo, İbrahim için İbo denmesi gibi, basit bir kısaltmadan ibaret değil.
O sebeplerin en önemli tarafı, örgüt lideri olan kişinin ismini Allah ile beraber anmaktan sakınma isteği.
Vaktiyle annesinin adını bile değiştiren birinden bahsediyoruz.
Kendi geçmişine sahip çıkmayan ve kasten değiştiren biri, saygıyı hak etmez; ismini de hak etmez.
Feto demek yeter.
Hatta biz ona kısaca F. G. deyip geçebiliriz.
O bize istediği kadar “Sizi sevmiyorum” diyebilir.
*
Sanki uzun uzun iltifatlar etsek, hoca efendi hazretleri falan desek, bize bakışı değişecek mi?
Feridun Düzağaç'a özenip uzun uzun “Sizi seviyorum” mu diyecek?
Ne gezer!
Yine nefret edecek, yine darbeye heves edecek…
Adam kendinden başkasını sevebilecek durumda değil ki.
Ele geçirmeye çalıştığı, kırk yıldır örgütlendiği Türkiye yetmiyor da bütün ülkelere hâkim olma arzusunda.
O kadarıyla yetineceğini sananlara da 'ahmak' diyor.
Daha yirmi yaşındayken o meseleyi halletmiş.
Tekrar gençliğindeki hedefe dönemez.