https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
O kadar zenginim ki hepinize tepeden bakabilirim.
Hiçbiriniz benimle boy ölçüşemezsiniz. İstediğim gibi davranabilirim. Sınırsızca agresif olabilirim.
Maymunca abartılı hareketler yapabilirim. Ölçü, ayar tanımam.
O kadar zenginim ki istersem Roma selâmı çakarım, istersem Nazi selâmı bile veririm.
Kimse de bir şey diyemez.
En büyük Yahudi kuruluşlarının bile gıkı çıkmaz.
Hem çıksa ne olur? En fazla gık derler, gak derler, sonra mecburen bana destek verirler.
Netanyahu bile benim gücüm karşısında boyun eğer, el ovuşturur, yalakalık yapar.
Çünkü… Çünküsünü bir şarkıyla ifade edeyim:
“Para bende, şöhret bende
Sizde ne var, haydi söyle…”
AMERİKALI BÜYÜK SEVER
Ekonomik ve askerî sahada dünyanın en büyük ülkesi olmak yetmiyor. Toprak bakımından da Rusya’yı geçme isteği aşikâr oldu.
Tramp gözünü Grönland’da dikti. Danimarka diken üstünde.
Kanada’yı da bütünüyle almak istiyor. 51. Eyalet yapmak var kafasında.
Alaska’yı çok önce ucuza almışlardı.
Sonrasında Panama var.
Dediği gibi oraları alırsa, Kuzey Amerika’nın tamamına konmuş olur ve sıra Güney Amerika’ya gelir.
FİLİSTİN HALKINI TANIYAMAMIŞ
Tramp, Gazze’ye bakıyormuş, yıkılmış harap perişan hâline üzülüyormuş. Onun için Gazze halkını Mısır’a ve Ürdün’e yerleştirmek gibi bir lütufta bulunmak geçiyormuş aklından.
Gazze halkına ev vermek gibi bir niyeti varmış.
İsrail’in bombayla silahla tankla yapamadığını, sarı kafa iyi polis rolüyle ve tatlı dille yapacağını sanıyor.
“Vatan” kavramından haberi yok galiba. Elli bin insanın niye can verdiğini, yüz bin insanın niye yaralandığını anlayamamış.
Değil Mısır’da Ürdün’de ev verip razı etmek, ABD’nin yarısını verse, Gazzeliler toprağını terk etmez. Sözünü bile etmez, ettirmezler.
ESİRLERE İŞKENCE İSRAİL YÖNTEMİ
Hamas, ateşkes anlaşması gereği İsrailli kadın askerleri serbest bıraktı. Kadınlar güle güle yürüyor, gülerek konuşuyor, teşekkür ediyorlar.
Sanki Hamas’ın “Rehinelik kursu”na katılıp başarıyla tamamlamışlar, sertifikalarını almışlar, evlerine dönüyorlar.
Sağlıkları gayet yerinde, moralleri iyi, yedikleri içtikleri ve İsrail bombalarından korundukları için mutlu hepsi.
Bir de İsrail’in serbest bıraktığı mahkûmlara bakıyoruz, hepsi perişan. Aşırı zayıflamış, bakışları donuklaşmış, işkence gördüğü her hâlinden belli. Yakınları bile tanımakta zorlanacak durumda hepsi.
Hamas’ın bıraktığı İsrailli kadın askerlerin vaziyeti bütün dünyada ilgi gördü.
İsrail tarafı o çekimlerin zorla yapıldığını iddia ediyor ama kimseyi inandıracak gücü yok.
Kendileri her şeyi zorla yaptırdıkları, işkence uyguladıkları için Hamas’ın rehinelere insanca davranmasını kavramakta zorlanıyor olabilir.
Ama hiç öyle görünmüyor. Zorla çekim yapmak belki mümkün, konuşturmak mümkün ama hiç kimse zorla gülümseyemez.
HİÇ KUSURU YOKMUŞ
Kartalkaya’daki otel yangını bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor.
İnşallah bundan sonra her otelde ve insanların kalabalık hâlde bulunduğu yerlerde gerekli tedbirler alınır, ihmaller son bulur.
Dileriz ki verilecek cezalar caydırıcı olur, ibret-i âlem değilse de ülkemiz için ibretlik olur.
Olur ama bu faciada sorumluluğu, kusuru bulunanların savunmaları kâinat için ibretlik.
Otel sahibi kendini savunmuş.
“Bizim hiçbir kusurumuz yoktur” demesi sorumluluğu sırtından bir cümleyle atması pek çarpıcı. O zaman can verenler mi kusurlu?
Eğer sanıkların, suçluların “Benim kusurum yok” sözüne itibar edilecekse, cezaevlerinde hiç kimse bulunmaz ama suçlar aynı şekilde devam eder.
*
Son kertede Tanju başkana da bir çift laf edelim.
Karanfilsin tarçınsın. Neden böyle hırçınsın?
Gözlerinle konuşsan olmaz mı?