Hatırı yüksek bir acı kahveyle başlayalım. Beşir Ayvazoğlu gibi
“Gün yetmedi taştıkça taşan neşemize / imrendi o gün kahvede kim
varsa bize / 'dostlarla' dedim, 'sohbetimiz bal gibidir /ey kahveci
gel katma şeker kahvemize” diyerek dörtlükle de isteyebiliriz, tek
kelimeyle de: 'Sade'.
Kuru Kahveci Mehmet Efendi veya İhsan Efendi fark etmez. İkisi de
güzel kahve yapar.
Merak edip kuruluş tarihlerine bakarsak, on adım mesafede bulunan
iki köklü firmanın da 1871 tarihli olduğunu görürüz.
***
Kahveyi sade istedik, yanında bir lokum iyi gider.
Ali Muhiddin Hacı Bekir'den olsun.
Onun kuruluşu daha eski; 1777'de başlamışlar işe.
Kayıtlara göre en eski özel kuruluş.
Lokum yerine, bir dilim baklava tercih edenler için Güllüoğlu
tartışmasız ilk sırada.
O da asırlık çınarlarımızdan.
Tarihçeye bakınca şu notu görürüz:
“1871 yılında Mehmet Çelebi ve eşi Güllü Hanım, Antep'ten Hicaz'a
giderken Şam ve Halep şehirlerinde baklavacılarla tanışırlar,
baklava yapımını öğrenirler ve Antep'e döndüklerinde bu lezzetin
Türk mutfağına kök salmasını sağlayacak girişimi başlatırlar.”
Lokum veya baklava tercih etmeyip bir parça helva isteyen olursa,
1907'den bugüne gelen Koska'mız var.