Bakkal dükkânı vardı. Dükkân önünde duran iskemlesinden, bir müşteri geldiği vakit kalkarken öyle söylerdi.
İki eliyle dizlerine bastırarak ayağa kalkarken, derinden Haay Hak demesine herkes alışmıştı.
Bir kere öyle söylemeden kalkacak olsa, mutlaka şaşırırdık. Bir noksanlık hissederdik.
Osman Abi, beyaz bir çarşafı raptiyelerle bir çıtaya tutturmuş, arka kısmında bir mum yakmış, perdenin ötesinde durmuş ve oradan çıta ucuna taktığı bazı resimleri oynatmaya başlamıştı.
Aman Karagözüm… Vay Hacı Cavcav… Hoş geldin, beş gittin… Ne iyi ettin… Gel aşağı lâflayalım diye sesini değiştirerek konuşuyordu.