Yok canım artık bu kadar da olmaz dediğimiz olaylar yaşadık.
Aklımıza gelen gelmeyen ne varsa başımıza geldi.
Asker kılıklı hainlerin halka ateş açacağını düşünmemiştik
mesela.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bomba atacağına, tankların
arabaları ezerek ilerleyeceğine ihtimal vermemiştik.
“Erdoğan kaçarken yanında bu altınlar vardı” diye yalan haber
yapmak için, kilolarca altının bir kenara ayrılacağını kim hesap
etmişti ki?
*
Şimdi darbenin ikinci aşamasına geçileceğine dair ciddi uyarılar
yapılıyor.
“Yok canım, artık bu kadar da olmaz” mı diyeceğiz yine?
Nereden belli?
Tedbirli olmak gerektiğini söyleyenleri karamsarlıkla suçlamak,
kargaşa ve panik havası oluşturmakla itham etmekle bir yere
varamayız.
Biz işimizi kış tutalım, yaz çıkarsa bahtımıza.
*
15 Temmuz gecesi yaşananlar, basit ve ufak bir örgütün
kalkışmasından ibaret olsaydı, ya da bir grup darbe heveslisi
subayın macera arayışından ibaret olsaydı, geçti gitti diye bakar,
şükrederdik.
Arkasında “büyük akıl” bulunduğunu, hazırlıkların çok uzun zamana
yayıldığını, hedefin basit bir şekilde iktidarı ele geçirmek
olduğunu, cümle âlem biliyor.
Asıl hedefin ülkeyi işgal etmek olduğunu da…
Darbe kalkışmasının ardından iç savaş çıkarmak için büyük planlar
yapıldığını da…
O halde tedbirsiz davranamayız.
*
15 Temmuz romantizmi güzel de bir yere kadar devam
ettirebiliriz.
İleri maçlar var önümüzde.
İşgal planı varsa, iç savaş hazırlığı varsa, ilk raundu biz
kazandık diye maç bitti zannedemeyiz.
Büyük gaflet olur.
*
Su uyur, düşman uyumaz anlayışını terk etmek, felakete yol
açar.
Arabasının lastiği patladığı zaman, olduğu yerde terk eden birine
rastladık mı hiç?
Yahut kırk yıl boyunca yaptığı birikim sonucu aldığı evin iki
tuğlası düştüğü, bir duvarı yıkıldığı için orayı bırakıp giden biri
var mıdır yeryüzünde?
Bütün dünyayı hizaya sokmak isteyenlerin, Ortadoğu dedikleri
bölgeyi yeniden tanzim etmek amacıyla giriştikleri büyük plan
işlerken, bütün işler rayında yürürken, bir yerde ufak bir aksaklık
çıktı, Türk halkı darbeye karşı direndi ve başarılı oldu diye bütün
hedeflerinden vazgeçmeleri beklenebilir mi?