Tramp’ın yemin töreni sırasında İncil’e el basması hakkında yorum yapanlardan bazılarının ortak görüşü şu şekilde: “Bizde öyle bir şey olsa kıyamet kopar.”
Hiç de değil.
Yanlış bir yorum bu.
Tam tersine bir manzara görürüz.
Bizde seçilen cumhurbaşkanı İncil’e el basarak yemin etse, kıyamet koparacağı düşünülen kesimler bayram eder.
Hepsi ayakta alkışlar, yere göğe sığdıramazlar.
ATEŞKESİ PAYLAŞAMIYORLAR
Gazze’deki ateşkes kararı konusunda Baydın ile Tramp yarışa girdi.
Baydın “Ateşkesin mimarı benim.” Tramp “Ateşkesin mimarı benim.” diye peş peşe açıklama yapıyorlar.
O laflara bakınca, yüzlere acı bir tebessüm kendiliğinden geliyor.
“Yahu durun, kavga etmeyin, biriniz mimarı olsun, biriniz mühendisi. Biriniz de yağmuru dansa kaldırsın.” diyeceğiz de öte tarafta müteahhit var, toprak sahibi var… Onlara ayıp olacak.
İsrail’e milyar dolarlar yağdıran, en gelişmiş silahları gönderen, her gün İsrail yönetimine siyasî destek verenler uzaydan gelen yaratıklar mıydı?
Netanyahu yönetimine yardım ve yataklık yarışına girenler Baydın ile Tramp değil mi?
ABD’Lİ EVSİZLER: “ARAMIZA HOŞ GELDİNİZ”
Losencılıs yangınında binlerce kişi evsiz kaldı.
Sigorta şirketleri yan çiziyor, devlet zararı karşılama hususunda teğet geçiyor.
Orası, evvelden beri sokaklarda yaşayan evsizlerin en fazla olduğu şehirdi. Şimdi bu sayı daha da artacak.
Birikimi olmayanların ne yapacağını kimse düşünmüyor. Düşünen de bilmiyor. Kış ortasında kalacak yer bulmak mesele.
Eski evsizler arasından bazıları şimdi bir mukavvaya “Aramıza hoş geldiniz” diye yazsa, yanı başında tutup gelen geçene gösterse, haksız sayılmaz.
YENİ BAKAN RENGİNİ GÖSTERDİ
Tramp’ın dışişleri bakanı olacak kişi YPG’ye yardım göndermeye devam etmekte ısrarcı.
Daha gelmeden niyetini belli etti.
Bismillah demeden YPG dedi, destek dedi, devam dedi.
Kendileri bilir ama kazın ayağı acaba nasıl? Hele bir davullar çalsın.
Bir yerden sonra pişmanlık duyabilir.
O gün geldiğinde Türkiye’ye “Ben ettim, sen etme” derse, hiç şaşırmayalım.
O günün geleceği ihtimal dâhilinde değil. Mutlaka gelecek. İhtimalden bahsetmiyoruz. Çıplak gözle görünen kesinlikten bahsediyoruz.
Fakat o bakanın öyle söyleyip söylemeyeceği kendi psikolojisine bağlı.
Bizim için fark etmez. Dese de olur, demese de. Önemli olan hadisenin gerçekliği.
İSLÂM DÜŞMANI
Azılı bir İslâm düşmanı iyice yaşlanmış. Yatakta hareketsiz yatıyor. Son nefesini verdi verecek diye bakılırken bir ara gözlerini açıyor, etrafındakilere Müslüman olmak istediğini söylüyor.
Yakınları şaşırıyorlar. “Ne oldu, sen İslâm düşmanı değil miydin? Hayatın boyunca nefret etmedin mi? Birden bire bu karara nasıl vardın? Rüya mı gördün de fikrin değişti?”
İhtiyar “Yok” demiş, “fikrim hiç değişmedi. Yakında öleceğimin farkındayım. Sadece dünyadan bir Müslüman eksilmiş olsun istiyorum.”
*
Baydın’ın giderayak Türkiye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasına karar vermesini öğrenince bu fıkra geldi aklıma.
“Tramp gelince her yaptığımın tersini uygulayacak diye düşünüyorum. O yüzden imzaladım. Türkiye düşmanlığından vazgeçmiş değilim.” diyebilir.
ŞAKANIN SIRASI DEĞİL
- Silahları bırakın.
- Biz zaten siyah giymiyoruz ki nasıl bırakalım?
- Siyahları demedim ulan, silahları dedim.
- Haa, öyle mi? Nereye bırakalım?
- Makaradan vazgeç. Şakanın sırası değil. Vaziyet çok ciddi. Örgütü derhal lağvedin. Yoksa lağım faresi gibi telef edileceksiniz.
SAHTE İÇKİ
Sahte içki sebebiyle ölümler artıyor. Çok kötü bir durum elbette.
İyi tarafından bakalım. Ya sahte olmayan içkilerden içenler ölseydi?