Bizim okulun zilini Haççe Teyze çalardı. Hepimizin üstünde siyah önlük beyaz yaka, onun üstünde bir zamanlar lacivert olduğu ilk bakışta anlaşılan bir kıyafet vardı. Başörtüsü hep beyaz olurdu.
Kocaman bir kadındı Haççe Teyze. Ağır ağır yürürdü.
Kolunda da büyük bir saat taşırdı.
Zamanı hiç şaşırmaz, ders başlangıcında ve bitiminde temizlik işlerine ara vererek, dolaptaki zili eline alır, yukarı kaldırarak çalmaya başlardı.
Okulun her yerinden duyulurdu o elde çalınan zilin sesi.
Bütün sınıflardaki öğrenciler, öğretmelerin işaretiyle kapıları hızla açar, deli danalar gibi dışarıya koşardı.