Salim Usta artık çalışamıyordu, oğlanın biri askere gitmiş, gelir iyice azalmıştı.
Ne yapsa acaba?
Dükkânı devretmekten başka çare yok.
Tanıdık bir kuyumcu vardı, ona açtı meseleyi. Adamın durumu iyi, Eminönü’nde dükkânı var. Lakin onun da başında zaptedemediği bir oğlan var. Dükkânı tutayım, oğlanı başına koyayım diye düşündü. Hani kendi işi olur, sorumluluk alır falan diye. Meğerse bu oğlanın da konuştuğu bir kız varmış. Kız oğlana boş değilmiş ama, “Senin henüz bir işin yok, babanın yanında yanaşmasın, hele önce ekmeğini kazan” dermiş. Fırsat bu fırsat, oğlan babasına “Şu dükkânı tutalım, başına ben geçeyim, ticaret ne imiş sana göstereyim” diye efelenmiş. Dedik ya, şu âlemde ne tuhaf işler oluyor.
Salim Usta dükkânı devretti.
Elinde bir miktar para.