Ahmet Turgut'la yeni romanı “Kalbim Kudüs'te Kaldı” üzerine konuştuk.
Ben sordum, kıymetli yazarımız cevap verdi.
Buyursunlar…
*
Neden Kudüs'ü yazmaya karar verdiniz?
Sıklıkla 2023 Türkiye'sinden söz ediyoruz. Keza bir süredir yüzüncü yıllar burcundayız. Geçtiğimiz sene Ortadoğu'nun paylaşım projesi olan Sykes-Picott'un yüzüncü yılıydı. Seneye Mondros'un ve akabinde Sevr'in yüzüncü yılları olacak. Asırlık rövanşların yaşandığı bu süreçte Kudüs'ün düşüşünün 100. yılını yaşıyoruz şu an.
Evet! 9 Aralık 1917'de Kudüs'ü ve Kudüs'le birlikte pek çok idealimizi, değerimizi ve Ortadoğu'daki izzetli mazimizi yitirdik. Neyi, nasıl kaybettiğimizi roman enstrümanları eşliğinde hatırlatmak istedim. Nitekim neleri, nasıl kaybettiğini hatırlamayan bir toplum; onları nasıl ikmal edebileceğini de bilemiyor maalesef.
Romanınız için “1. Dünya Savaşı'nın hakkında en az bilgi paylaşılan cephesinin ve Kudüs'ün düşüşünün hazin öyküsü” diyorsunuz. Roman yazımı için araştırma yaparken karşılaştığınız zorluklar ve sürprizler oldu anlaşılan.
Tarihi romanların güncel zamanlı muadillerine nazaran daha yoğun araştırmalar istediğini bilmeme rağmen beklemediğim sorunlarla karşılaştım. İlk fark ettiğim durum, 1. Dünya Savaşı'nın Filistin Cephesi'nin birilerince karartılmış olduğuydu. Öyle ki, akademik düzeyde yüzlerce eserden beslenmeyi umarken bir iki çalışmaya ulaşabildim ancak.