u yıl altıncısı düzenlenen Malatya Kitap Fuarı yanında yer alan 15 Temmuz Şehitler Çadırı'nda gençlerle buluştuk, sohbet ettik.
Onlara Mustafa Cambaz, Erol Olçok ve o gece kurşunlara göğsünü siper eden şehitlerimizden bahsettim.
Yunus'un “Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm / Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi” mısralarını hatırladım, sıra Abdullah Tayyib'e gelince. Boğazım düğümlendi.
Belli etmemeye çalışarak konuyu değiştirdim.
Çok geniş çadır içinde, bir yanda 15 Temmuz Fotoğraf Yarışması'nda dereceye girenlerin eserleri sergileniyor, bir yanda ise gençler tuvallere resim çiziyordu.
Girişteki masada ise ziyaretçilere ayrılmış bir hatıra defteri vardı.
Sayfaları karıştırdım ve şu satırlara rastladım.
*
“Hayatımda yaşadığım ilk darbeydi. Yüce Rabbim bir daha yaşatmasın da inşallah. Korku içindeydim. Reisimiz Recep Tayyip Erdoğan babamızın sokağa çağırmasıyla bayraklarla şehir merkezine gittik. Yüce Rabbim reisimizi başımızdan eksik etmesin. Allah, yüce komutanımız Ömer Halisdemir'den razı olsun. Senin izinden yürüyeceğiz. Seni asla unutmayacağım ve unutturmayacağım.”
*
“Vatanımızın milletimizin geleceğini değiştiren sayın yurttaşlarım ve kahramanlarım… Öncelikle Allah böyle bir günü bizlere bir daha yaşatmasın. İlk ve son olsun inşallah. Darbe kulağa basit geliyor tabii. Eski zamanlardaki 12 Eylül'de 28 Şubat'ta yaşananlar anlatıldığında hafife alırdım. Ama öyle değilmiş. Darbe deyip geçilmiyor. Öncelikle sokaklara, tanklara, silahlara kafa tutan halkımız, tüm soysuzlara yaptıklarının bedelini fazlasıyla ödettiler. Allah'ın izniyle bir daha cesaret edemeyeceklerdir.”
*
“Milletimiz Türkiye'mizin başına gelen üç darbe, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz günlerini hiçbir zaman unutmayacağız. Allah'ın izniyle kimse bu milleti bölemeyecek, diz çöktüremeyecek. Bizler sadece rükûda eğiliriz. Allah seni başımızdan eksik etmesin.”
*
“Bu millet, bu vatanı yolda bulmadı. Kolay kolay da hiç kimseye yedirtmez.”