Genç öğretmen, çocuklara ödev vermiş. “Hiç unutamadığınız bir hatıranızı yazın.”
Biri dayısının düğününü yazmış, diğeri köye dedesini ziyarete gitmelerini.
Çok sevdiği bir oyuncağın alınmasını anlatan da olmuş, teyzesinin vefat ettiği günü anlatan da.
Çocuklardan biri ise defterine şöyle yazmış:
“Geçen sene ailecek piknik yapmaya gitmiştik. Bütün gün oyunlar oynadık, mangal yaptık, koştuk, eğlendik. Çok güzel bir gündü. Kardeşim için salıncak kurduk. Ağabeyimle top oynadık. Dereye taş attık. O günü hiç unutmuyorum. Akşam eve dönerken çok trafik vardı. Hepimiz çok sıkılmıştık. Adım adım ilerliyorduk. Hava güzel olduğu için herkes bir yerlere gitmiş, akşam olunca da dönüyordu. Oflayıp puflamaya başladık.
Babam anneme kardeşimin ufak yastığını karnına sokmasını söyledi. Sen şimdi hamile gibi yap dedi. Polis durdurursa sancın tutmuş gibi bağırırsın. Ben emniyet şeridine gireyim, başka türlü ilerleyemeyiz. Bir an önce eve varalım.