Bir varmış bir yokmuş zamanında, üniversitede bilgisayar dersi
gördük. Lâkin dersini gördüğümüz bilgisayar ile hiç
karşılaşmadık.
Program yazılımı ile uğraştık, ter döktük, sınavlara girdik fakat
elimiz bir kere olsun değmedi.
Bugün gençlere bunu anlatmak zor.
Şimdi bebekler bile bilgisayar kullanabiliyor.
Bir varmış bir yokmuş derken kastettiğim, işte bu… Dersi vardı,
bilgisayar yoktu.
Bizden öncekiler daha köklü değişim yaşadılar hayatları boyunca.
Alışabilen alıştı, uyum sağladı.
Alışmakta zorlananlar ise eli uzaktan kumanda üzerinde yanlış bir
tuşa dokunup da ekran görüntüsü kaybolunca ne yapacağını
bilemiyor.
Bizim kuşak senelerce tek kanallı siyah beyaz televizyonla idare
etti.
Bugün binlerce kanal var karşımızda.
Hızlı bir değişim içindeyiz. Oyunlar ve eğlence şekli de hızlı bir
akış içinde.
Yeni nesil zaman içinde sokaktan çekildi, ekranlara kilitlendi.
Oyunlar elektronik.
Saklambaç bile ev içinde başlayıp bitiyor.
Mahalle kültürü zayıfladı.
Eve yakın arsa bulmak, top oynamak, ağaçlara tırmanmak, çelik çomak
oynamak şehir çocuklarının bilmediği şeyler.
Çelik nedir, çomak nedir, ondan bile habersiz çoğu.
Rakibin attığı sopayı havada yakalamak ve isabetli atış yapmak
marifet.