İstanbul'da bir Halk Ekmek bayii işleten bir kardeşimizin, ekmek
kulübesi içinde bir sandalyesi var.
Ara sıra oturup dinlenmek, müşteri beklerken iki satır bir şey
okumak için kullanıyor.
Büfenin önceki sahibinden kalan bir koli kitap alt rafta
duruyor.
Abonesi olduğu dergilerin yeni sayıları da elinin altında.
*
Geçenlerde yaşlı bir kadın gelmiş.
“Aaa…” diye bağırmış.
Bizimki anlayamamış ne olduğunu.
“Ne oldu teyze?”
“Aaa… Hayret ettim vallaha. Tıpkı benim sandalyelerden.”
Bir ithamla karşılaşacağını düşündüğünden, açıklama yapmaya
hazırlanmış ama teyze sözün gerisini daha çabuk getirmiş.
“İşte bunlardan benim yazlıkta bir takım var.”
“Eee… İyi… Ne güzel. Güle güle kullanın.”
“Nereden aldın evladım sen bunu?”
“Büfeyi devraldığımda buradaydı. Kendim almadım.”
“Eh…”
“Ekmek?”
“Ver iki tane. Biri kepekli olsun.”
“Buyurun.”
“Yalnız benim aklım sandalyede kaldı.”