Çamlığın başında tüter bir tütün, acı çekmeyenin yüreği
bütün…
Yozgat'a girer girmez, bu yanık türkü eşliğinde Çamlık istikametine
yöneldik.
Bakalım nasıl tütüyor diye kontrol etmek için.
Tepedeki otelin çatısından yol arkadaşım Fahri Tuna şehrin
fotoğrafını çekerken, ben de tetkiklerimi tamamladım; ardından
birer çay içtik.
Sıra ödemeye gelince, “Buraya kadar gelmişsiniz, iki çay için para
mı alalım?” cevabıyla karşılaştık. Orada kalacak değiliz, sadece
manzara için uğramışız hâlbuki.
Biraz sonra şehrin içine girdik, bir lokanta aramaya başladık.
Danıştığımız bir esnaf, ben ısmarlayacağım diye tutturdu.
Çok ısrarlı davranmasına rağmen kabul etmedik.
İşte Anadolu…
Şehre gelmiş hiç tanımadığı kişilere ikramda yarışıyor.
*
Yozgat'a “Kaldırımlar'dan Sakarya'ya Necip Fazıl Sempozyumu” için
gitmiştik.
Valilik, Belediye, Bozok Üniversitesi ve Türkiye Yazarlar Birliği
tarafından düzenlenen dört günlük sempozyum büyük ilgi gördü.
Sözlük karşılığının “bilgi şöleni” olmasını ne kadar anlamlı
bulduğumu belirtmek isterim.
Bilenle bilmeyenin farkına bir kere daha işaret ederek,
“Kaldırımlar'dan Sakarya'ya Necip Fazıl Bilgi Şöleni”
diyebiliriz.
Bozok Üniversitesi salonlarında düzenlenen program boyunca 24
oturum yapıldı.
*
Diyebilirim ki Yozgat, Yozgat olalı böyle toplantı görmedi.
Çok farklı açılardan Üstad'ın eserleri ve hayatı üzerine bildiriler
sunuldu.
Necip Fazıl'ın Düşünce Dünyası, Hikâyeleri, Şiirinde Kimlik Dokusu,
Çevresi, Büyük Doğu ve Gelecek Tasavvuru, Poetikası,
Edebiyatımızdaki Yeri, Eleştiri Dünyası, Dil ve Üslubu, Şiirleri,
Davası, Eserlerine Tematik Yaklaşım, Sanat Dünyası, Yakın
Tarihimize Bakışı, Tiyatro Eserleri, Gençliğe Bakışı…