Köşe başlarını tutanlar… Pınarın gözünde oturanlar… Kültür sanat edebiyat âleminde racon kesenler… Antoloji hazırlayanlar… Kendilerini derelerin beyi, nehirlerin ağası gibi görenler, bazen yanılır.
Bazen mi dedim?
Haydi öyle olsun.
Yanılmadıkları zaman da kasıtlı bencilliklere gark olur; gark gurk öterler, öttürürler.
*
Farzı misal diyerek, Muallim Nâci’nin bir saz şairi (âşık) ile nezaketi bir yana bırakarak alay edişini hatırlayabiliriz.
“Geçen akşam Hacı Reşid’e, sazı omzunda, acâîbü’l heykel bir şair çıkageldi. Kapıdan girince şöyle bir etrafa bakındı, kendine benzer bir kimseyi göremedi. Dönmek istedi dönemedi. Utandı mı ne oldu, geçti bir köşeye oturdu…