Ankara’dan Ahmet Yasinbeyden aldığım mektup aşağıdadır:
“SelamünAleyküm Muhterem Hocam… Yaklaşık iki sene evvel Ankara’da
bir sohbetinize katılmış, bir süre sonra da sizi saadethanenizde
ziyaret etme şansı bulmuş, değerli nasihatlerinize muhatap
olabilmiştim elhamdülillah. En son da sizi Vakfımızda ağırlamış
(Siyasallılar Vakfı), Hamamönü’nde yürürken bir kaç kelam edebilmiş
ve yatsı namazını beraber aynı cemaatte eda edebilmek nasip
olmuştu… Efendim, sizi ziyaretimden sonra hatırı sayılır bir zaman
geçmesine rağmen hiç bir ilerleme kaydedememiş olmanın elemi
içerisindeyim. Sohbetinizde de değerli nasihatlerinizi tekrar
ettiniz. Aynı şekilde bize yapmamız gerekenleri usanmadan defalarca
yazdınız, yazıyorsunuz. Hepsini aynı iştiyakla dinledim, okudum.
Hatta bu tür yazılarınızı kağıda döktüm. Elli altmış sayfalık bir
dosya hazırladım. Hepsini ciddiyetle altını çize çize okudum.
Bunları bir program dahilinde listeledim. Fakat bunun üzerinden de
hatırı sayılır bir zaman geçmesine rağmen hiçbirini fiiliyata
dökemedim. Zaman çok hızlı geçiyor ama bizler aynı hızla davranıp
yazılarınızda söylediğiniz gibi donanımlı ve vasıflı bir Müslüman
genç olamıyoruz. Gündemle ve güncel tartışmalarla zamanı eritip
bitiriyoruz. Arkadaşlarla konuşurken ekseriyetle konuşmalarımız son
zamanların meseleleri oluyor.